Yaranın Suyla Röportajı

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Yaranın Suyla Röportajı

Yağmurlar kelepçeli nadaslarımda. Damlalar tel örgüsü olmuş sensizliğime. Göz pınarlarının ummanında yıkanır ummadıklarım.
…:Sular mahpus talihimde.Islanmışlığın kaderiyim. Gözyaşlarınla ıslanan vicdanımın vanası açık. Gayrı sellerinde el güzelleri.
Senin yerini tutmak için yarışma var.Juride yalnız ben yokum.
…:Senli ben ,seni unutamayan ben, seni isteyen ben var. Hep ben var,sen arası ben arasatında.
-…:Seçilmişler var,seçemediklerim yok.Sen yoksan ,birisinin varlığı doğru mu ki? İçimde derlenmiş gidişlerin işleri birikiyor.
Su ile susamak arasında sensizlik kuruyor.Kurların kurduğum aşk saatim tam seni sevme deminde çalmadı.
-…:Kalbi çalanın günahı ne olabilir ki? Aşk sendin, aşk senden ibaretti.
-A.Hamit’in Makberi kadar kadir kalır mı ki aşk?
…:Ki Üstat, Fatima’dan sonra iki kez evlendiği için aşk ermişleri onun aşkını “sahi “ kabul etmiyorlar.
-Ben şu an “sahi” kaldım.Sahibim yok.Sebebim yok. Yarın bana diyemeyecekler, uğruna binler yazdığı kadını unutup şimdi başka bir yüreğin kutsal kitabını okuyup yaşıyor.
…:
Yarım kalmış yarimin yarınlara yazılıyor kısmetim. Yar yar beni ezdiren buydu.Unutulmuşluğun Muş’una kış gelmiş.Burası Muş’tur yolu yokuştur türküsünde terk ediyorum sensizliği.
-Harput kalesindeki direğe yuva yapan bülbülün son sadasıyım.
…:Aşkının sadakasından dilendim avaz avaz.Çığlıklarımın çevirisini yapıyor unutulmayış. Beni unuttuğunu söylemiyor ruhun kitabı.
Uzak kaldığın her demin neminde buhurları yücelir bulutlarıma.
…:Yine damlalarına yakın aşk.Yine gözbebeklerine yakın aşk.
Ölümsüz sızıların haikularını okuyorum karışık duygularıma.

Cam kırığı ayrılıkların bildirilerinde seni yazıyor slogansız eylemciler.
-Sana ulaşmak için,hangi içimin eylemi sırrını ifşa etmeli?
Hangi duanın açılan ellerinde kavuşma sıcağı inecek içime.
…:Bir gün gelişlerini sobeliyor her günümü.Bir gün bana bakışına doğuyor güneş.Bir gece beni yeniden hecelemeni parlatıyor yıldızlar.Bir başka güzelin katil olmamam için beni senden saklıyor karanlıklar.Bir başka baharın harına karşı varlığın su oluyor, söndürüyor aşk açlıklarımı. Beni sende topluyor ömrün dört işlemi.

…:Gündüzlerim yok,gecelerim seni hayal etmekle geçiyor.Bu yaşamın dudak uçlarında sevilerin kırık mızraplar dinlendiriyor.

“Şimdi buradaydı gitti elden
Gitti ebede gelip ezelden”
İşte bak bu benim, Fatimam sensin… Tek yaşayan “Hamit “ benim.Tek seven Hamit benim.

“Çık Fatıma! lahdden kıyam et
Yadımdaki haline devam et”

…:Hırçın bir imkansızlığın sızısında yine yoksun. Yine gece gelmiş, yine yıldız gözlerin yok.
-Sen Fatima bile değilsin.Bir makberin bile yok. Oysa ben sana nice hüzünkar şiirler yazdım.Oysa içimdeki mezar taşına nice özdeyişler yazdım.
…:Fatima ecilinden öldü, severek, arkasından seven bırakarak. Sen ölmedin, senin kabrin yok.Senin bahtın bende öldü.Senin kısmetin bende öldü… İçimde ölümsüz kalan özlemlerin var.
…:Sen ölemezsin, sen bensiz kalamazsın,sen benim de olamazsın.
- “Bildir bana nerde nerde Ya Rab
Kim attı beni bu derde Ya Rab”

Bu sevinin kirli sularını temyiz edecek güzelin pınarları nerde?
-Güzel, pınar nedir bilir misin?
Güzel ,hiç pınara gelmez misin?
Güzel, beni bilir misin seni kana kana içtiğim anları?

…:Bu meçhul isteyişlerimin sularına mahi olmaz mısın bahtınla.
Bu zelal geleceğime gel demeden de gelmez misin?

“Derler ki unut o aşinayı
Gitti tutarak reh-i bekayı”

…:Nasıl senli yaşam penceresindeki cam kırıklarından bakacağım yeni hayata.
-Nasıl seninle sen olacağım bu aşk mazisinde.
Onulmaz,onarılmaz yüreğin saatinde akrebim olsan ısırsan beni senli zamandan. Yeniden yeniden saliselerine kadar işlesen sevgini ölür müsün ki?

-…:Yokluğa var olmuşluğun fişini takarak aydınlatalım özümüzü.

Yitik özlemlerin matarasından seni içerek bitmesin bu savaşım.Kınından,canından, nefesinden hevesler istedim.
…:Yangınıma düetinle katılmalısın küller can komşuluğuna bitap düşerken.
Meçhullerin holinde sana seslenmek,seni sermek kilim yerine.Bu çok mu büyük bir rüya.Bu rüyanın sonunda uyanmaz mısın güzel…

…:Amaçsız yaşadıklarımızın sihrinde dile gelsin dilediklerimiz.
Dilek taşlarından aşk dağlarına kadar uzansın bağrım.Bağrı yanık birisi olarak yanık bir türkü söyledim ta içimden.
Üşümüş gelişlerinin kışları bitti.Yazlarında üşütüyorsun.Baharlarının yemyeşilleri koruyor.Ben sonbaharlarını sevmedim hiç. Yaramın üstüne dökülen gül yapraklarını sevmedim hiç. Sen benim hep ilk baharım, ilk açılan çiçeğimdin. Şimdi yoksun, şimdi seni kokuna gelemiyor arılarım.
…:Kayıp ulaşmazlıkların dilinde dile gelsin, gelişin.
Yaşanmışlıkların ruhu sarsın saramadıklarımızı.Yaşayamadıklarımızı
Özetlesin istediklerimiz

…:Hala senli doğan kundağı kesilmemiş, senli umudu bitmemiş, ağzında sen emziği olan Oğuza Kağan vari bir bebeğim.
…:Sarılmalar arınmanın yeni adresi olarak yapıştı özleyişime.Seni özledim diyorum..
…:Gel büyüt bu epik aşk bebeğini. Gel sen kal, ben arasında. Bu bir isteyiş duasıdır kabulüne el Fatiha sevgilim.

23.12.2009

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 9.12.2010 00:28:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan