YARALI ZAMAN
Seninle birlikte
yollara düşer bir ayağı aksak zaman
karanlıklar yozlaşır, yollar çürür
Silifke ovasını anılar yığını doldurur
yıllar yorgun bir yağmura dönüp
düşerken şuursuzca avuçlarıma
bahar baskını vurur yüreğimi işte o an
sonra akşam kızıllığında içilen şarap gibi
gözlerinde arar durur yıllar çıkışını...
gölgesini de yitirmiş rüzgar
kaybettiğim gün seni
yalnızlık acıtıyor yüreğini besbelli
dert ortğı bir isimsiz nehirmiş bir zamanlar
o da kendini meze etmiş bir çilingir sofrasında
kim anlayacak dilinden şimdi
kim bilecek kederini
gözlerinden kopan tufanı
kim durduracak ki..
kim durdurabilecek ki…
bütün manzaralarda bir eksiklik sevdiceğim sensizlikten beri
oysa sen olsan; nasılda verir bir karınca nasırlı ellerini
gece kokulu uçurumun hırçın şahinine
bir aslan açlıktan öleceğini bile bile bağışlardı bir cereni
bir ağaç zemherinin ortasında açardı son çiçeklerini
ama gel gör ki Platus olmaya özendin sen
beni çarmıha gerip de gittin
Ve meşrulaştırdın insafsızca gidişini...
huysuz ve ürkek bir şiir gibi
saklı bir kent oysa gözlerin şimdi geçmişimde
ve yabancı değil artık Promete hiç bir ateşe
yasallaştırdım çünkü bütün çalıntı ateşleri tarihte
çaldığım gün ateşi gözlerinden,
çaldıkları gün seni benden
ateşe verdim gözlerini son seferde
ve hasretinle tutuşturdum sevmelerimi
kundaklarken bir sevdayı beşiğinde,
kundaklarken ömrümü, yaraladım zamanı o gün işte...
nisan 2007
Kayıt Tarihi : 31.5.2007 21:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!