Yaralı Venüs’lerin Yalnızlığı Ve Paolo M ...

A. Esra Yalazan
198

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

İki tarafı mezarlık servileriyle döşeli daracık, gölgeli, toprak bir yoldan ufkun erguvani çizgisine doğru koşmaya çalışırken sürekli tökezleyip düşüyorum. Canım acıyor. Sıska bacaklarımdan aşağıya ılık bir şeyler aktığını hissediyorum. Masum bir çocuk dikkatiyle dizlerime, henüz buruşmamış dirseklerime, geleceği fısıldayan avuç içlerime bakıyorum ama kan yok, yara izi yok. Çizgiler büsbütün kaybolmuş. Yaşamanın gözle görülebilen ıstırabı gizli bir güç tarafından tamamen silinmiş sanki. Varolduğuma dair hiçbir kanıt yok. Ben insanları görebiliyorum ama onlar beni hiç görmüyor. Çok uzaklardan belli belirsiz çan sesleri geliyor. Konuşabilen geyiklerin sesleri karnımda, kalbimde nabız gibi atıyor. Kendimi puslu bir kameranın objektifinden bakar gibi izlerken, bu koskoca dünyada bir gece kelebeği kadar ürkek, yalnız ve geçici olduğumu düşünüyorum. Tül gibi yırtılan kanatlarıma rağmen hayatın kokusunu alabiliyorum ama ona dokunamadığım için bitkinim. Rüyada olmanın çatlamış bilinciyle direnmek beni o yerçekimsiz, ağırlaşmış ıssızlığa doğru sürüklüyor.

Daha birkaç dakika evvel köpüklü dalgalarla kabaran lacivert denize uçurumun kenarından bakıyordum. Yanımdaki ihtiyar, ben orada değilmişim, hiç yaşamamışım gibi yüzüme bakmadan bir şeyler mırıldanıyordu: Asırlar önce birbirlerini görkemli bir kilisenin kapısında bulan bir kadınla erkeğin efsanevi sevdasını anlatıyor. O konuşurken mavi masalını görüyorum. Kadın, karanlık gök kubbede parlayan yıldızlar misali ışıldayan adak mumlarının önünde öylece duruyor. Hafif bir rüzgârla kabaran mavi elbisesini, dua eder gibi havaya kaldırdığı mavi damarlı ellerine bakıyorum uzaktan. Kim olduğunu görebilmek için ona yaklaştığımda yüzünü usulca bana doğru çeviriyor. Kızıl ateşlerin gölgesindeki soluk, ağlayan yüzümle karşılaşınca ürperiyorum. Çok eskilerde kalmış bir yazar kulağıma fısıldıyor: “Korkma acıdan kaynaklanan gözyaşında reçine ve amber vardır, iyi gelecek sana.” Gözlerimi açıp kendi hayaletimden kaçmak isterken ihtiyar beni fark ediyor. “Uyandığında beni, kendini, gördüklerini hatırlamaya çalışma, onlar hatıraların gibi uçucudur. Bırak öyle kalsınlar. Hayata ancak böyle tutunabilirsin” diyor. Gerisini duyamıyorum. Sadece simsiyah bir boşluk ve kayalarda patlayan hırçın dalgaların derinden gelen uğultusu...


Rüyalar ve yazarlar...

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta