Yarali gecenin iklimi
Ey gece,
çakmak taşı gibi çarpıyor üstüme yüzün;
sokak lambasının titrek sarısında
ben yine eskimiş bir ceket gibi sarkıyorum omuzlarımdan.
Kalbim,
paslı bir turnikeden geçer gibi acıyla ötüyor;
içimde sıraya girmiş çocukluğum,
elinde ödev yerine buruşturulmuş birkaç umut.
Biliyorum,
bir bardak çayın buharında görünür bazen hayat,
üstünde titreyen ince bir ışık:
gel desen değil, dur desen değil
yine de insan kendi kendine yanaşıyor kıyısına.
Ey yalnızlık,
adın değişir, kokun değişmez;
bir kahvehane zili kapanır,
bir rüzgâr açar perdeyi,
içeri devrilir hatıralar:
bir avlunun taşında yıkanmış günahtan arta kalan gölgeler.
Ben var ya ben,
küfrü de duayı da cebinde taşıyan o eski adam,
yürürken kaldırımın kenarında
sanki dünyanın bütün yaraları
bir ayakkabı bağcığına dolanmış gibi sendeleyip duruyorum.
Bir gülüşün vardı hani,
kırık bir radyo sesi gibi cızırtılı;
dokununca susardı kavga,
yerine mahcup bir suskunluk otururdu,
sonra dağılırdık
kimin payına hangi sessizlik düştüyse.
Annemin ekmek kokusundan arta kalan cümlelerle
sana bir sığınak kurmaya yeltendim;
tuğlalarım pişmemişti,
kirecim gözümü yaktı,
yine de yağmurun alnına dayadım alnımı:
belki aynı ıslakta, aynı günahı yıkarız diye.
Ey şehir,
tütünle dua arasında kalmış bir ezgisin;
kulelerinde kibir, bodrumlarında utanç,
arasında bir yer,
bir ince çizgi
oradan yürütüyorum kaderimi.
İçimdeki harfler birbirine sürtündükçe
kıvılcımlar düşüyor dilime;
yakmadan anlatmak zor,
yakınca susmak imkânsız.
Ben de orta yerinden kırılmış bir aynaya
ağzımdaki kanı siliyorum.
Bir gün,
rüzgâr tozunu savuracak bu çürük cümlenin;
bir gün,
kuşlar geri getirecek unuttuğumuz sabahları.
O gün gelene kadar,
sen göz kapaklarında sakla beni,
ben de ceplerimde saklayayım seni
kimse bilmesin,
kimse bozmasın bu yorgun sevinci.
Ve ey kader,
bize ağır gelen yanını biraz geri sar;
çocukken öğrendiğimiz o kısacık masalı
yeniden fısılda kulağıma:
“İyi olan kazanmaz her zaman,
ama iyilik her yenilişten sonra
bir daha kalkar ayağa.”
Ben buradayım.
Sokak adlarını unuttum, acının adını değil.
Üstüm başım sözcük;
yine de çıkıyorum karşına,
çünkü insan,
en çok kırıldığı yerden parlıyor bazen.
Ve ben,
tam da oradan yakıyorum gecemi
sabah oluncaya dek.
Kayıt Tarihi : 11.10.2025 01:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)