İpekden , kumaşa sarmıştım Annemi!..
Yaralarıma örtülsün diye sakladım!...
Rengi atmasın diye ,
Güneşi eve almadım!.
Yaralarımda gezinen ,
kırmızı gelinimdi o!...
Duvağını indirip yüzünden ,gitti!.
Gürültüsüz ,ağladım!!.
Karanlık ,daha hızlı çıkar oldu merdivenleri...
Daha bir yoruldum!.
Birisi ,gür sesiyle bağırdı!...
Acı! burdamı!!..
Burda!!..
Kuklalarımın iplerini ,
acısız bir şekilde kesti.
O yaz ,
en çok uçurtmalara çığ düştü..
Birde çocukluğa!.
Küçük ayaklarını ,
suyun üzerinde sektiren çakıl taşlarını izledim...
Ellerimi sakladım!.
Bu cümlenin çocukları ,elleri olmadan büyümüyorlardıki!...
Hiç çıkartmadım gizlediğim yerden parmaklarımı.
Hiç şıklatmadım!...
Şapkadan tavşan çıkartmadım!.
En tedirğin yanından kokladım geceyi..
Çevremde kimliksiz dolaşınca hüzün ürktüm!..
Ayak izimi tanımayan sokağa ,
öyle kolay görünmedim...
Söğütlerin
ve üzüm asmasının ninnisini söyledim bütün bir asır..
Uyumadım!.
Yanlızca ,
süt kokan ceviz ağaçlarının göğsünde uzandım!...
Kayboldum ,bir gün...
Büyüyemedim!.
Arayamadım ,yitikliğimi...
Halini hatırını soramadım ,aynaların...
Kibrit çöplerinden yapılmış kırlangıçlara inanmadım..
Yaşama sızan ,
bütün ihbarlar asılsızdı!..
O ressamın rüyasındaki ,
kırmızılı Anneyi ben çalmadım!...
Bozmadım saçlarını ,
dağıtmadım rengini!.
Sadece kokladım!.
Çizdiği gibi ,öylece yerine bıraktım!.
Çizdiği gibi..
Kayıt Tarihi : 30.5.2024 01:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.