Sordum kendime dün gece
"Bu felek kime yâr oldu?"
Bir garibe mi?
Bir yetime mi?
Bir dağ başında uyuyana mı?
Felek,
hep güleni seçti
çok ağlayanı susturdu
sırtına yük verdi
diline kilit
gözüne perde çekti
Bir ananın elinden evladını aldı
bir gencin yüreğine ayrılığı koydu
bir yiğidi toprağa gömdü
üstüne rüzgâr gönderdi
ve dedi ki:
"Sus, kader bu."
Ey felek!
Sen hiç geceyi sobasız geçirdin mi?
Soğukta,
duvarı olmayan bir odada
çocuğunun nefesini sayarak sabah ettin mi?
Sen hiç
sevdiğinin mezar taşına karanfil koyup
"ben geldim" dedin mi sessizce?
Yâr oldun mu hiç
bir garibanın duasına?
İki lokma ekmeğe umut koydun mu?
Düşene el verdin mi?
Yoksa sadece
tepedekine mi selam durursun?
Ben sana çok şey sormadım
yalnızca bir huzur istedim
ama sen
bir tas çorbayı
bir sıcak eli
çok gördün bana
Şimdi dön durduğun kadar
dön felek,
çarkın kırılana dek dön
ama bil ki
her döndüğünde
bir yürek eziliyor altında
Ben gene de
isyan etmem sana
ama seni de kutsamam
çünkü sen
ne tanrı
ne kul
yalnızca
dert taşıyan bir rüzgârsın
Ve bil ki
bir gün bu halk
elleriyle durduracak çarkını
çünkü sabrın sonu
hep duadır
ama bazen de
bedduadır.
Kayıt Tarihi : 21.6.2025 12:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!