YAR OLAMADIN
Sevdan yüreğimde güller açtıran bir mevsim olsada
Sensizlik bir duvar, Sözlerim boğazım da düğüm.
Hani o sonsuz Bahar Zemheriyi yaşadım ardından,
Yolda kaldı gözlerim, her
köşe başında senden bir iz.
Bana yar olamadın sen, bu kalbi yaktın sessiz sessiz,
Ne yapsam unutamam o yarım kalan bizim şarkımızı.
Avuçlarımda kalan boşluğu, o acı dolu yazgıyı,
Oysa ben sana adadım her düşü, her anımı.
Sen bana yar olamadın, sensiz içtim aşk şarabını,
Ama kalbimde gizli, bir mum ışığı sana yanar.
Belki gelir diye umut ettiğim, bu kaderi güzelleştirir,
Umutsuzluk yalan, bekleyiş yüreğimde bir haktır.
Sen bana yar olamadın, vuslat belki bir gün kavuşacaktır,
Ve şimdi dinle, ey yorgun kalbimim sesini duyan!
Sen bana yar olamadın, ben hala umutla bekleyen,
Bu son nefesim bile bir feryat, sen olmalıydın.
Sen olmalısın yüreğimde vuslat çiçekleri açtıran,
Gönlüm başka bir yazgıya yazılmıyor.
Senden başka bir sevdaya yüreğim inanmıyor,
Dinle şimdi bu son sözü, ey kalbimin yadigârı!
Biliyorum, sen bana yar olamadın, bitti o bahar.
Ama içimde yanan bu ateş, ömrümün tek pusulası,
Sen olmasan da adın, her nefesimde bir dua sırası,
Ve bu sevda, gökyüzüne
yazılmış ebedi bir destandır.
Sen gitmiş olsan da, aşkımız sonsuza dek kalacaktır.
MADU BALA... 05 .11.2025
Kayıt Tarihi : 9.11.2025 00:02:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



bayram sabahında sevince zorlanmış
gözleri gibi nemlisin ve mazidesin…,
ve bir tüketim tapınağı mescidi kadar,
havasız ve sümmet/tedariksin sen aşk…;
sağ yanından süzülen gün ışığının,
saçlarında ışıldadığı bir güz günü,
çerçeveledim yüzünü ki,
bir boz kazak küheylanın,
gözyaşı düşmesin diye tek
yeryüzüne…,
kıyamadım sana evet gene aşk,
sesinle ürperir bedenim,
bakınamam o an etrafıma ve çözülürüm sesinle,
ki düğüm düğüm dünyanın uğultularını,
susturan sesindir bana ve,
sesindedir içimi dolduran pediatri kokulu nefes,
adımladığım kaldırım taşları üzerinde,
buz tutmuş su birikintisi çatlağı kadar
kırılgansın sen aşk…,
erisen bile; suya dönsen bile ne çıkar,
görünenden çok,
görünmez yanları olan bir buzdağısın sen…,
içlerine işleyen ayazda,
bağrı başı açık kalan gariplerin,
ısınmayı bekleyen tenlerine vurup
üstüne doğarken etkisiz kalan
bir kış güneşi gibi yükseldin sen gökyüzünde madem,
usul usul da kaybol şimdi artık aşk…,
ki; kanlı gözyaşlarıyla,
uyudum ve düşümde,
hep o nar ağacı…,
öylece bana bakar,
dallarını gözlerimden ayırmadan,
hep o kederli nar ağacı…,
küçüldüm rüyaya ve;
içine girdim,
gördüğüm en güzel bahçeydi…,
eğildim, yerde bir eflatun ayrılığın çiçek tozları,
eflatun çiçek tozları her yer,
nar çiçeğim;
senden mi süzüldü
eflatun çiçek tozları söyle…,
ve uyandım;
kara boşlukta dönen,
rengi bozulmaya yüz tutmuş,
meymenetsiz bir dünya…,
sabah etmiş ortalığı düşüm dedim…;
yüzünü buruşturdu düş ve
sabırsızlıkla bekledim geceyi,
aklımda hep o nar ağacı,
dalları yüreğime batan…,
ki gözlerimi kapadım
işte orada;
bir turnayı seviyorum dedi...,
ve turnam derken;
saçıldı etrafa kızıl iri taneli göz yaşları…,
ah;
kapandım secdeye,
yerdeki tekâvûd kalemefendisi seccademden
eflatun çiçek tozları topladım,
bağrıma saplanmış dalını çıkardım hüdayinabit alıcın,
ve serpiştirdim tozlarını,
beti benzi atmış dünyaya ve,
bir dua okudum kulağına,
sesim bir başka sese çarptı,
tuz buz mısralar kırıntısı rüyam ah,
turnam…;
TÜM YORUMLAR (1)