Yâr İstanbul Şiiri - Güçer Kafa

Güçer Kafa
83

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Yâr İstanbul

Yedi Tepe, yedi âh, lâlelerin renginde,
Gönül bahara erer Boğaz’ın âhenginde…

Üsküdar’ın gözüyle seyrederim bu şehri,
Hatıra ikliminde kabarır zaman nehri…

Fethin kutlu günleri canlanırken ân be ân,
Top sesleri yükselir, düşümde titrer her yan…

Sarayburnu nurlanır okunan ilk ezanla,
Sabah rüzgarı inler, içimdeki bu zanla…

Kanatlanırken ruhum, bir asırdan bir asra,
Kosova’da hüzün var, bâ’de hârâb-ül Basra!

İstanbul’da görürüm üç kıtanın izini,
Hayal sandalım aşar esrarın denizini…

Hisarların nöbeti zamana meydan okur,
Güzelce mahzun bakar, Boğazkesen pek vâkur!

Çığlık çığlık doldurur martıların semâhı,
Ulvî bir esintiyle şenlenen bu sabahı…

Haliç’e kanat çırpar gönül kuşum bin şevkle,
Aşk peşimden haykırır: “Ne olur beni bekle! ”

Titreyerek konarım bir servinin dalına,
Eyüp’te gölgelenen Nedim’in masalına…

Şadırvanda yıkanan uhrevî güvercinler,
Şu kanayan ruhuma nice devâ perçinler…

Gözyaşım buhar olur duaların fevkinde,
İstanbul’u sevmenin anlatılmaz zevkinde…

Zebûn ederken gönlü, feleğin bildik sesi,
Bin vefâyla karşılar Yavuz Selim türbesi…

Gül aşığı sultanın mânevi huzurunda,
Tâyy-ı zaman eylerim hakikatin nurunda…

Kırkıncı hâfız için okuduğum Fâtiha,
Sıcacık bir hâz verir, ruhum kalkınca şaha!

Nal sesleri çınlayan sokaklardan geçerek,
Kan ter içinde kalıp, Fatih Camiine dek…

Yürüdüm öksüz gibi içimdeki sızıyla,
İstanbul’u bölüştüm, yârin vefâsızıyla…

Bir fincan acı kahve, Zeyrek’te hatır idi,
Gülen gülün kokusu, gülü ağlatır idi…

Yalnızlıkla seyrettim Sinan’ın dehâsını,
Mermerde yankılanan şiirlerin hasını…

Gözlerimden yaş olup aktı Süleymaniye,
Kendine dön der gibi baktı Süleymaniye…

Başı dik minareler göğe mühür vurmakta,
Rüzgar, Yahya Kemal’den bir mısra savurmakta…

Beyazıt Meydanı’nda sohbet eden çınarlar,
Nice bin âllâmeyi hayır ile anarlar…

Anılarda yaşayan o şâşâlı devirler,
Gitti gelmez nâfile! Dün elinde esirler…

Bunu anlamış gibi donuktur Çemberlitaş,
İnsanların yüzünde yine o bildik telaş…

Denizi fark etmeyen balıklar gibi hissiz!
İstanbul’un içinde, İstanbul’dan habersiz!

Kalabalıklar akar, yazık! Görmeden bakar!
Bu sebepten İstanbul keder tâcını takar…

İstanbul’un kederi benim de kederimdir!
Sanırım ki İstanbul gülmeyen kaderimdir…

Harap halde vardığım Sultanahmet Meydanı,
Nefes nefese bekler kadir bilir rindânı…

Kabul etmez rindlerin nihayet öldüğünü,
Yenilmenin zamanı ikiye böldüğünü…

Tesellisiz bu hâli maziden istikbâle,
Taşımakla övünür şimdi açan her lâle!

Ayasofya al giymiş, kızıl ufka dalarken,
Kadife bir karanlık duvarları yalarken…

Gecenin atlıları sökün eder semâdan,
Mehtâbın saltanatı, sıyrılır her imâdan…

Bir güne sığmaz yine Yedi Tepe sevdâsı!
Gün doğana kadarmış sevenlerin vedası…

Bayâtî’nin yegâne yâri sensin İstanbul!
Tâ ezelden ebede sevilensin İstanbul…

Güçer Kafa
Kayıt Tarihi : 20.4.2006 22:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mustafa Atiş
    Mustafa Atiş

    Tebrikler. Güzel bir 'İstanbul' şiiri okudum. Yüreğiniz ve kaleminiz hiç susmasın. Yarışmada başarılar dilerim. Sevgiyle kalın. Mustafa ATİŞ

    Cevap Yaz
  • Mevlüt Bicik
    Mevlüt Bicik

    Harika,harika,harika; yüreginize saglik efendim.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Güçer Kafa