Kendi fıtratının içinde evrende her şey dans eder
Yıldızlar, gezegenler, galaksiler, daha neler neler,
Hafızana sığmaz, aklını mahkum eder ulvi gerçekler
Hele hazanda doğaya dalarsan yangın yeridir orman
Güz gelince mecalsiz yapraklarda dans eder zaman.
Yok edilen kentlerin akşamlarında hüzün var
Hüzün var ağlayan doğanın üşüyen dallarında
Elbet ölgün bir zamandır aşkın hazandaki dansı
Dallardan düşen yapraklar sanki ömrümün son şansı.
Hiç kimse aldanmasın yalan cennetin asmalarına
Sen kimi kendine koruyucu edindin şu fani dünyada
Ateş halkı ne demek hiç düşündün mü ey gönlüm
Göğün kapıları kapanınca benim halim nice olur
Aşkı inkar edenler susamış çöller gibi çaresiz
Ben, sensiz, milyarlarca insan içinde kimsesiz
Araf'ta olduğumu sızlayan şakaklarım dan bildim
Hazanın bağrında yanan gazeller gibidir halim.
Benden uzaklaşan her şeye razıyım senden başka
Güvende miyim sanıyorsun kuşatan aşkın yoksa
Adın aklımdayken öyle rahatlıyorum ki anlatamam
Eserinin esiri olmak beni mutlu kılan gerçeğimdir
Etrafımda ne varsa ben dahil hepsi senindir
Sımsıkı sarıldığım levhalar kurtuluşum dur biliyorum
Nehre düşen çocuk gibi ağlasam da seni seviyorum.
Var oluşla yok oluşun dansını seyrediyorum hazanda
Sınanmış kalbimle gazellere bakıp ölümü hatırladım
Hatırladım ölümün soğuk yüzünü hazan akşamlarında
Sana açılan aşk penceremin sevdasını nasıl inkar ederim
Sevginin sıcaklığına ulaşamayınca hazanda üşür ellerim
Ah! kudreti sende saklı zamanda dans ediyor yapraklar
Elbet, kuşatan zamanın sırrını bilir tekrar dirilten topraklar.
Kasım 2018
İbrahim YılmazKayıt Tarihi : 8.11.2018 01:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!