Sinmiş bir tebessüm girmişti koluna.
bu saatlerde güneş dağıtıyordu, seni, umutlarını.
İçimde belli belirsiz tohumlar, eski ve bayağı hayallerden..
Tarihi hiç kokan, piç bir çocuğa bakıyordu hayat..
Bırakıyordu arifesi yenilgi kokan bir sevdaya,
dokununca terleyen avuçların.. alışkanlığın mı?
Karıştığın yalnızlığın mı..
-Her zaman.. ki güneş her zamanki güneş, güneş kadar sarı..
mavi yırtılmış, yıpranmıştı.-
Masada karanfiller, öylece..
susmuştu.. (yalnızlığa böyle bir suskunluk yakışırdı zaten)
herkes yalnızlığın farkındaydı.
o yeşil yapraklar hariç. haberi yoktu onların, günahsızdılar, kalabalıktılar.
söylememiştin onlara.
niye sustuğunuzu bilmiyorlardı.. onlar, yani yapraklar..
.. bir ziyan, diyordu..yapraklardan biri.
biri aşk, diyordu..
hep bu yüzden, diyordu.. öteki
boynun..
büktün..
ayrılığın..
pişmanlığın…
-üzerime vazife olmadan söylemiştim bunları, yazmıştım. kime söylemiştim? niye yazmıştım? ..
hiç bilmiyorum..-
bir ziyan diyordu artık. bir aşk..
Mustafa SubakanKayıt Tarihi : 31.1.2012 23:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!