............................................-Takvimden yaprak düşer
.......................................................zaman sarsılır-
tarihe bağdaş kuran şehir hüzünler haykırır
hangi darbeye gömülür gölgesi
hangi bağlaç ular yılları
âh! ... neyi çekip alsam deprem
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu siirin karsisinda yorumsuz kaldim.Tebrikler,tesekkürler.
:))) bu şiirin günün şiiri seçildiğini hem de 2 yıl üstüste farketmedim dersem sanırım kimse inanmaz ama durum öyle...
Ne güzel tepkiler almış... çok mutlu oldum...
eleştiriler şiirden çokk içeriğe gelmiş o yüzden çok anlamlı değil...
en güzel övgü 11 yaşındaki küçük şairin övgüsü, çok mutlu oldum...
vatan üzerine şiir yazmayacağımı söylemiştim acemi kalem şiirimde... yazmayacağım...
övgülerden mahcup oluyorum... ama bir yandan da ivme kazandırıcı elbette... eleştiriler de beni hep şiire iteler...
sonsuz şükran ile herkese...
F. bedük...
içinizin labirentide bir gezintiye çıkmışsınız çelişkiler,ikilem fısıltılar bir şair duyarlılığı yani
acıktım, helvadan yaptığım putu yiyeceğim..
aşk ötekileştirir insanı; berbat ve kusmuklu bir avuntudur ve-lakin tesellisizdir tanrınızı yeseniz bile susuzluğunuzu gideremezsiniz..
pembe dizi be şair, pembe dizi..hayatta yoksa da yeri..
harika süper senle iletişim kurabilirmiyim adresim [email protected]
zavallı aklım menzil yürüdükçe
hangi deliliğe kapılanmalı-
gücünü toplasan bir böcek etmez
ha şunu bileydin ey insanoğlu
yeri gelir bir böceğe gücün yetmez
kutlarım
saygılar
bilsem ki vazgeçmek yakışır kendime, kırardım kalemimi seni okuduktan sonra...tevbe ederdim yazmaya...duygularına imrendim, ne diyeyim....
Sanatsal kaygılarla değil, ideolojik kaygılarla yaklaşıyoruz sanata.
Kimimiz hayranlık ve saygıyla karşısında tutulup kalırken,
kimimiz heykelleri yıkıyor, resimleri yakıyor bu yüzden.
Şiir ne yıkılır, ne yakılır. Söze karşı bir silah olarak söze başvuruyoruz.
Aşağılama, hakaret, sövgü, apaçık tehdit, bilemedin
lanet okuma yoluyla tehdit.
Sanatı takdir ya da tekdir ideolojik reflekslerimize kalmışsa, bundan çıkacak tek sonuç o sanat eserine bakmaya henüz hak kazanmamış, özetle beş para etmez bir beyin olduğumuz gerçeğidir.
*********
Ben bu şiiri şiir gözü ve kalbi ile beğendim.
Yaprağın Öyküsü…
............................................-Takvimden yaprak düşer
.......................................................zaman sarsılır-
KALEMİ TEBRİK EDERİM.
SAYGILARIMLA....
filiz hanım müsaadelerinizle sayın taşkın a bişey söylemek isterim.
kehle mürekkep'i kirletirmi kelam'ı
aşk'ı zaruret mi,art'a kalan cefam'ı
neyleyleyeki arş'a varıp,geri dönen selam'ı
mevla dindir nefes kalan cefam'ı.
seyr eyleye,dünya dur'a,dert bit'e
naçar ses'e günah diye,em gel'e
bülbül konan dallar gide,nur el'e
kehle mürekkep'i kirletmeye kelam'ı...................
sayın taşkın................
gözlüklerin çerçevelerinin gördüğü kısma bakıyo olsanızda,bit b....... sohbet'i kirletmemeli.......
lütfen
Bu şiir ile ilgili 53 tane yorum bulunmakta