Yapmayacaktın..yaptın..ben de yaptım…

yapmayacaktın,
sineni, geleceğime bağlamayacaktın.
kalbinin tenhasında kalan yerimi,
ışığın ile aydınlatmayacaktın.
susamamı dert edinip,
pınarlarını çağlatmayacaktın.
perçinlerle kapattığım gözümü,
tırnaklarının kanıyla açıp,
gözlerimi, gözlerine çakmayacaktın.

yapmayacaktın,
ağlatmayacaktın önceden.
bilecektin, sevgimin şiddetini.
dönülmez hiddetimi, sezecektin.
biliyorum..sen, şimşeklerimi özledin.
uslanır heveslerimi dinlemedin.
bilemedin sana olan dünümü.
yanıbaşıma sokulma,
sana aç közlerimi kudurtma.

yapmayacaktın,
niye yaptın, biliyorum aslında.
hayat örmüş sana koca bir şapka,
tak..şapka nerene sulandıysa...
aşsız mı kaldı ocağın korumda,
aşksız mı kaldı çorağın, sulağımda,
baharı atıp ısınacak kışın mı yok..yoksa.
salıncağına uzanan ellerimi kırdın sen,
yanında yolalan ensemi çökerttin sen.

yaptın,
hala yapıyorsun, bak görüyorum işte.
kimin şikayeti yok ki doymayan hayata,
ilk, en gıcır misketlerimi verdim,
sonra sıfır ayakkabımın hediyesi, keçiboynuzumu.
sert kırık leblebilerimi almadı, 'dişlerini alırım' dedi.
yetmedi, duvar köşelerinde yırtılan, kibrit kutularını.
doymadı.. kukalı'da kırılan ayağımın kanını aldı.
sonra bıraktı senin gibi, geleceğime sulandı.

yaptım,
niye yaptım, biliyorsun aslında,
yılmadım ne senden ne de hayattan,
ne de seni kaçırabildim, hayatın açlığından.
her an hatırlanacak anılarımda, hayatın.
bakakaldım, limanımdaki durgunluğa,
artık sen, karanlığımın en hazin öyküsü.
ben ise, senden kaçan büyülü suretim.
mecali mi kaldı, neşelerin bana süslenmeye.

yapmayacaktın,
herşey gibi, hendin için yaptın aslında,
ben ise donakaldım, sana ve hayata.
hey..sen ve hayat sarılın,silahlarım hazır.
bilyelerim; salıncağın altına serilin,
keçiboynuzum; ona, kendinizi susuz yedirin,
kibrit kutularım; kükürtlerinizi ateşleyin,
ayağımın kanı, kardeşleriniz geliyor, heveslenin.
yapmayacaktın..yaptın..ben de yaptım…