Yapay Çiçeklere Gün Doğdu Şiiri - Haydar ...

Haydar Okur
322

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Yapay Çiçeklere Gün Doğdu

Kırlangıçlar göçe durdu.
Önümüz kış...
Mevsim sonbahar.
Kelebekler de o güzelim renklerini yitirmeye başladı. Kır çiçekleri son bir kez daha merhaba dedikten sonra yuvaya çekilecekler....

Dağ doruklarını, yaylaları sarıverdi üşüten rüzgarlar... Mevsim sonbahar, kış ufukta mevzisini tutmuş, yalımı usul usul vurmaya başladı tenlere..
.
Yapay çiçekler yılın her günü aramızda ve cazip reklerini sunup duruyorlardı... Ama, özge çiçeklerden bunları göremiyorduk. Artık özge çiçekler de bitip tükendi... Ki yapay çiçeklere gün doğdu.

Aslında, özge çiçeklerimizi çoktan yitirmiş olmamızın bilincinde değildik. Hep yanılgılar yaşadık... Özgül ağırlıklarını algılayamadığımız özge çiçekleri çoktan öldürmüştük...

Şimdi yapay sevgiler, yapay duygular, yapay seviler,yanılmalar, yanıltmalar, yanmalar ve yakınmalar evresindeyiz.

Mevsim sonbahar, önümüz kış...

Atalar '' Otu çek köküne bak'' derler di. Yapay çiçeklerde kök de yok, neresine bakacaksınız ki... Her yanı sarıp-sarmalamış yapaylık... Sokakları, caddeleri, bulvarları... Köy, kasaba ve kentleri... Yolanlar, yolunanlar, yalanlar yedibaşlı ejderha olmuş yutacak avını kolluyor...

Baksanıza, bizim çoban Memiş bile Allah esirgesin, iddia oynamaya başlamış. Köyün en yaşlı karısı Hüsne Ana ise hak getire... Parfümeri dükkanlarını gezer olmuş...

Mevsim sonbahar, kış evecenleşiyor...

Sonbahar geldiğinde toprağın kendine özgü bir kokusu olurdu. Çayır ve çimlerin de öyle... Toprağın bu kokusu, çayır ve çimler insanlara güç verirdi. Ne yazık ki hormon tedavisi ile çayır, çimen ve toprak da yapaylaştı... Her bir şey hormonlu sera tadında... Tazeliğini koruyamadan çürümeye yolcu...

Mevsim sonbahar, kışın kuşatmasına ne kaldı ki?

Ataların özdeyişidir '' Zehiri altın tasta sunarlar '' sözü. Şimdi herkes birbirini zehirliyor; hormunlu yalanlarla ve virüsü içinde büyütülen sevgilerle...

Bakınız hele! Bizim Hacce kız, balaban Memed'de öğrenmiş kıvırtmayı... Kuzular, oğlaklar da kıvırtmayı öğrenmiş olacaklar ki, üç-beş ayda etlik, minicik civcivler kırk günde kesimlik oluveriyorlar...

Saksıda, bahçe düzenlemelerinde özge çiçeklere ne gerek var, zahmetli iş. Gelsin yapay çiçekler... Tozu yok toprağı yok, arada bir tozunu al, arada bir de çamaşır gibi yıka, parfümünü de unutmadın mı, hele hele bir iki dalına da çok renkli bir kaç yapay kelebek kondurdun mu... gel keyfim gel...

Buğdayın, pamuğun ağaçta yetiştiğini, ağaçtan toplandığını sanan yapay nesil, yapay toplum.. Yalan, yolan, yolunan toplum...Üretmeden tüketen, aşı-işi kalmamış, özelliklerini ve özgeliğini yitirmiş toplum...

Mevsim sonbahar, kış mevziyi çatlatmak üzere.

Kırlangıçların göçe durduğu mevsimlerdeyiz. Bu yıl göçmen kuşlar geldi mi, siz gördünüz mü?
Ben de görmedim.
O duvar kuytularına yuva kuran, akşam saatlerinde çığlık çığlığa sinek kovalayan kırlangıçları göreniniz oldu mu?
Ben de görmedim...
Ya leylekleri...
Hani bizleri kanatlarında annemizin kucağına getiren leylekler hani nerede? Artık onlar da bebek getirmez oldu helalinden...

Mevsim sonbahar, kış tepinmeye başladı...
Yapay çiçeklere gün doğdu. Yaşasın! ! !

Haydar Okur
Kayıt Tarihi : 20.10.2006 13:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Haydar Okur