-Rahşan´a-
akşam kapı eşiğinde bir terli giysi gibi
soyunmak vardı derdinden evrenin
bir entari serinliğini giyinmek
kendi derdini tespih gibi çekmek elinde
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
ALLAH RAHMET EYLESİN MEKANIN CENNET OLSUN
Dürüst bir insan ve de hakikatli bir şair olarak her zaman saygıyla anacağız.
Elele Büyüttük Sevgiyi
Birlikte öğrendik seninle
avcumuzda yüreği çarpan
kuşa sevgiyi
elele duyduk kumsalda denizin
milyon yılda yonttuğu
taşa sevgiyi
tırtılları tanıdık seninle baharda
tırtılken daha sevmeyi öğrendik
sevgiden üreyen kelebeği
toprağı evimiz gibi sevdik seninle
birlikte sevdik kuru toprakta
ev küren köstebeği
köstebeğinden toprağına taşına
tırtılından kelebeğine kuşuna
elele sevdik bu dünyayı
acısıyla sevinciyle sevdik
yazıyla kışıyla sevdik
köy-köy ülke-ülke
gökler gibi sardı dünyayı
yağmur gibi sızdı dünyaya
dünya kadar oldu sevgimiz
elele büyütüp elele derdik
elele derip insana verdik
verdikçe çoğalan sevgimizi
Bülent Ecevit
VE ONU SEVGiYLE ANIYORUZ!
YARGI
öldürenle katiliz çalanla hırsız
tümümüz sanığız tümümüz savcı
tümümüz suçlu tümümüz yargıç
kimi aklar kimi suçlarız
kimi bağışlar kimi asarız
kendimizi başkasında
hergün bıçak saplı
birinin arkasında
vurulan da biziz vuran da
Bülent Ecevit
Ve onu tekrar saygıyla anıyoruz!
YARGI
öldürenle katiliz çalanla hırsız
tümümüz sanığız tümümüz savcı
tümümüz suçlu tümümüz yargıç
kimi aklar kimi suçlarız
kimi bağışlar kimi asarız
kendimizi başkasında
hergün bıçak saplı
birinin arkasında
vurulan da biziz vuran da
Bülent Ecevit
Ve onu tekrar saygıyla anıyoruz!
ve yine bilmektedir şiir...akıl oyunları sadece şiire yenilir..şah ta ortadadır vezirde...piyonda...sonrası... bilinen aslından kaymamış bir yıldız düşer topraklarınıza...öylesine parlaktır ve o kadar sahidir ki...
...bu sayfalar benim için her nedense fazlasıyla değerlidir..sanırım sizin içinde...o nedenle...artık bir şeyi keşfetmenin rahatlığını duymaktayım...
...yönetimdeki arkadaşlarımdan bir küçük ricadır bu...bırakın burası herkesin gerçekten konuştuğu bir yer olsun...istediğiniz kadar birbirinize kızın ve kimse karışmasın...doğal bir asayiş kendiliğinden nasıl galip gelecektir..denemekte fayda görmekteyim...çünkü şiire ait bir vicdan vardır buralarda ve ehil olmayanlar...onu kendiliğinden nasıl keşfedecek göreceksiniz...
şiirde istesenizde saklanamazsınız...eğer bir kereliğine bile olsa...siyasetin ağır gölge oyunlarına seyirci olduysanız...saklanmış bütün şiirler çıkmak ister ellerinizden...ve onlara yapabileceğiniz iyiliktir asılnda bu...sonrası acıyla karışık sevinçli baharlar beklersiniz...savaş çıkıp geliveririr...teker teker yollarsınız..avuçlarına yazılmamış şiirler koyup...görünen hedefler asılnda zihninizde karşılık bulamazken...bir su yolu açılır defterinize..ıslaktır ölüm çoğu kez...kuru kalplere inat..alırsınız...alındaki çizgileriniz elinizdeki kağıtlara atar imzayı...ve lider olmak..yeni bir şiirin beklenmesinden öte...hazır beklemektir onu an be an...sevgilerimle
SEVİYESİZ MUHATAPLARLA BUNDAN BÖYLE MUHATAP OLUP SEVİYEMİ DÜŞÜRMEK İSTEMİYORUM!
Duramadim getirdim, oku, yun diye.
Lamekanım lamekandan içeri
Suret-i ademden göründüm amma
Ne ademim ben bu demden içeri
Benim esrarımdan her nutk-u illa
Tercümanım tercümandan içeri
Gerçi suret ismim beni ademdir
Mana-i sirette bahr-i azamdır
Hükmü Kaf'dan Kaf'a ta ki hatemdir
Süleyman'ım Süleyman'dan içeri
Bülbülün goncası gülşeniyim ben
Sadıkların aşkı fermanıyım ben
Ehli diller sırrı, sultanıyım ben
Ne sırdayım ben bu sırdan içeri
Çar anasır babından nikab büründüm
Bir noktadan hasıl oldum arındım
Can gözüyle görenlere göründüm
Ne seyranım ben seyrandan içeri
Ne dervişem, ne sofuyam ne canan
Ne kafirem, ne müminem ne iman
Ne zahidem, ne münkirem ne de nadan
Geçmişem küfr-ü imandan içeri
Gencî hakikatım şah-ı nurdayım
Ne yerdeyim ne gökteyim nerdeyim
Mekan tutmaz ispat olmaz sırdayım
Lamekanım lamekandan içeri
Genç Abdal
mekanı cenent olsun..
Bu şiir ile ilgili 53 tane yorum bulunmakta