Sen fırlatıp atamadığım baş ağrım, sen yüreğime durmadan batan cam kırığı, sen ruhuma yağan karanlık yağmur, sen bırakıp gidemediğim ve gözlerimin önüne çekilen karanlık perdesin. “Sen” diyorum, evet “Sen”. Bilmediğim bir yerden, bilmediğim birinin bana verdiği cezasın sen. Yaşamakla yaşamamak arasında dolanıp duran, sersem bir ağustos böceğisin. Yolunu kaybettikçe, sapaklardan dönüp yeniden yoluma düşen bir kedi yavrusu gibisin.
Sen diyorum, evet sen! Deliliği kendine iş bilmiş, gayesiz, hayalsiz, hatta biraz daha batıralım çuvaldızı, sapsız baltasın. Evet, balta diyorum sana. Dokunduğunu kör ucunla kesmeye çalışan, kanattıkça kendiyle gurur duyan ve aynaya bakamayacak kadar da korkak olansın.
Çok mu ağır oldu?
Devam edelim öyleyse.
Haliç'te bir vapuru vurdular dört kişi
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
Deli cafer ismail tayfur ve şaşı
Devamını Oku
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
Deli cafer ismail tayfur ve şaşı
seni öldürmek isterken...
ne çok seviyorum öyle...
diyor ve demekte şair...
güzel şiire sevgiyle canım arkadaşım...sevgiyle...
birini öldürmek hiç kolay değil hele bu bir zamanlar sevilen inanılan koşulsuz bağlanılan biriyse.......sitem ve nefret doluydu satırlar ama satır aralarında ki seni gördü gözlerim.....birine ceza vermek istiyorsan eğer umursama yeter.....bu en büyük cezadır
sevgimle funda cım...
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta