Doğduğum ânda kuruldu yap- boz
Dağdağalı bir saraydan
En sefil barakalara seyelân ettim.
Sığmadığım ummanlar da oldu
Boğulduğum çaylar da.
Yeşilim maviye değdi çoğunca
Siyahlar süzülen göz yaşlarım da....
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Tutamadı ellerim,uzanamadım kayıp gidene.
Biliyorum tükeniyor parçalar
Tükeniyorum.
Yaşam bundan ibaret her canlı mutlaka ölümü tadacaktır...
önemli olan bu gerçeği bilip kaliteli yaşamak,yaşayabilmek...
Yüreğinize sağlık,Yürekten kutluyorum...
BU GÜN BİR DAHA UĞRADIM BU ŞİİRİNE.. BAZEN OLUR BÖYLE DEMİŞTİM YA DOĞDUĞUMUZ GÜNDEN İTİBAREN ADIM ADIM VE BİLEREK ÖLÜME YÜRÜRÜZ YOL KENARLARINDSA GÖRDÜKLERİMİZ BİRER AVUNTUDAN İBARETTİR BİR TEK GAYE VARDIR BU YOLDA YARATILIŞIN GAYESİNİ BİLMEK VE ONA GÖRE YÜRÜMEK AYAKLARIMIZA DİKENLER DOLSADA.. SEVGİYLE KAL ESEN KAL
Yap-Boz
Doğduğum ânda kuruldu yap- boz
Dağdağalı bir saraydan
En sefil barakalara seyelân ettim.
Sığmadığım ummanlar da oldu
Boğulduğum çaylar da.
Yeşilim maviye değdi çoğunca
Siyahlar süzülen göz yaşlarım da....
Parçalar tek tek eksilirken tabakalardan
Gidene bakakalmaktı elimde gelen.
Her düşen parça, bir nefesti çalınan ömürden.
Tüm hafıza kayıtlarım birer birer
Silinirken, düşen parçalarla
Yiterken bir bir sevdiklerim,
Tutamadı ellerim,uzanamadım kayıp gidene.
Biliyorum tükeniyor parçalar
Tükeniyorum.
Yap-bozdan düşecek son parçayla
Bitecek bir oyunda baş rolümü oynuyorum......
YÜREK SUSMAMIŞ GENE YAZMIŞ YAZMIŞ YAZMIŞ...TEBRİKLER...TAM PUAN SAYGILARIMLA...!
Hayat bir yap-bozunu tamamlanmasını bekleyen parçaları gibidir.her safhasında bir parça yerine oturur.Bazı parçalar bir acı gibi oturur yüreğimize,bazıları sevinçtir çocuk edasıyla işte benim yerim bu dercesine koşar adımlarla ilerler.bir bir toparlanarak gelir bir dizginin üstüne hayatın sayfaları gibi.geriye dönüp baktığımızda ne çok yol katemşiz deriz kendi kendimize önümüze baktığımızda ise artık çok geçtir çünkü bozulan yap-boz bitmiştir.ömrün sonu istemesekte gelmiştir.hayal ile düş gibi.harika anlatmışınız hayıtın safhalarını yürekten tebrik ederim sizi ve kaleminizi ve diyorum ki her ne kadar rumuzunuz kalemin gözyaşları olsada ben sizin kaleminizden sevinç gözyaşları döküleceğine inanıyorum.selam ve saygılarımla efendim
Her düşen parça, bir nefesti çalınan ömürden.
Tüm hafıza kayıtlarım birer birer
Silinirken, düşen parçalarla
Yiterken bir bir sevdiklerim,
Tutamadı ellerim,uzanamadım kayıp gidene.
kusursuz anlatmışsınız..yüreğinize sağlık...dizelere benden tam puan..hissederek yazılmış şiirlerden biri.etkili..yavuz selim öten..
HERKES KENDİ HİKAYESİNİN KAHRAMANIDIR..
KUTLARIM GÜZEL İFADE ETMİŞSİNİZ KALEMİNİZ DAİM İLHAMINIZ BOL OLSUN
YÜREĞİNE SAĞLIK HOCAM.İNCİLER DAİM OLSUN.
Değerli genç bacım. Şiirin harika, Yaşına göre biraz karamsar da olsa. Şair şiirle ağlar.Çok duygulandım. 1961 yılında yazdığım bir şiirimi hatırlattı bana.
'DUYGULARIM O KADAR KARARDI, mATEME DÖNÜŞTÜ SÖZLERİM,
gECELERİM DELEK DEŞİK, PPARÇA PARÇA GÜNDÜZLERİM'
Selam ve sevgiyle
Seyfeddin Karahocagil
Düşündüren, felsefi derinliği olan, çok güzel bir şiir okudum. Yüreğe, kaleme tebrikler. Gönülden 10
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta