Evet, bir yerden başlamalı. Zaman geçiyor ve aleyhimize işliyor. Mola verip sormalıyız kendimize bu gidiş nereye kadar? Soruyor muyuz?
Bu dünya sonsuz değil. İnsan sonsuza kadar burada kalmayacak. Bu yüzden dünyaya dair hep daha fazlasını kazanmak için zaman harcamak yerine ahiret hayatına yönelik çaba sarf etmelidir.
Tabi bu dünyayı da hepten yok saymamalıyız. Mademki dünyaya geldik, yaşayacağız ve yaşarken de mutlu olmanın yollarını arayacağız. Bunun için pek çok yol var ama bence en önde vazgeçmeyi kabullenmek gelir, gelmelidir.
Vazgeçmeyi kabul etmiyorsan ya da nasıl vazgeçeceğini bilmiyorsan mutlu olmayı beklemen beyhudedir.
Çünkü insanoğlu iç huzurunu, vermekle, paylaşmakla sağlayabilir ancak. Vermeyi bilmeyen nefs, bencilliğin sınırlarında gezer.
Bu sebepten mutlu olmak insanın kendini kazanma yarışından geri çekmesi ve paylaşmayı kabullenip içine sindirmesiyle mümkün olur.
Bu yaklaşım pasifist bir durmuş gibi görülebilir ama aslında öyle değil. Paylaşmak için sahip olmak gerekir. Sahip olmanın yolu kazanmaktan geçer ve kazanmak için çalışıp çabalamak gerekir. Lâkin hedef biriktirmek, ve kendine saklamak olmamalıdır.
Aslolan kazandığından ihtiyacı olana vermek imkânlarını onlarla paylaşmaktır.
Sükûnet huzur verir insana, dünyaya ve hayata iyimserlikle bakmayı sağlar. Bu sebepten yaşadığımız hayatı sadeleştirmemiz gerekir. Basit yaşayan insanlar kanaat sahibidir aynı zamanda. Ve kanaat sahibi olanlar mutluluk kavramının künhüne vakıf olanlardır.
Bilge yazar Aleksandr Soljenitsin'in dediği gibi "ancak ele geçirmeyi reddedenler, (kendilerini sınırlandırabilenler) bir adım önde yürür.”
Recep Akıl
Kayıt Tarihi : 8.9.2024 03:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!