Anneciğim, otuz beş yıldır sensiz
Ne kahroldum ne başım göğe erdi
Kum tepesi aralarında deniz
Hayallerim, yaşanmaya değerdi
Martılardan öğrendim özgürlüğü
Kanatları sıcaktı kelebeğin
Ah, bileydim cehaleti, körlüğü
Kurda kuşa yem olmazdı emeğin.
Otuz beş yıl, tükendi bir çırpıda
Gazel vurdu bahara, kış kapıda
Anneciğim, üşüyorum, haziran
Güneş neden küstü bana, anlamsız
Gönlümün değdiği her konak viran
İnsanlar, gülüyor, susuyor, gamsız
İnsanlar, dağılmış bir tesbih gibi
İmamesi kayıp, ipi çürümüş
Cehalet diz boyu, yokluğun dibi
İnsanlar... Gözünü para bürümüş
Üşüyorum anne, tut ellerimden
Kurtçuklar türedi alın terimden
Anneciğim, yokluk kalpleri sardı
Aldanma midenin doluluğuna
Bir zaman insanın vicdanı vardı
Şimdi bak sevmenin sululuğuna
İnsanlar, topluca iflas etmişler
Umut desen çoktan karaya dönmüş
Sanki dönülmez bir yere gitmişler
Kanamalar göz göz yaraya dönmüş
Yokluğunda kalbi durdu dünyanın
Ölümü mest etti ölümsüz yanın.
Anneciğim, göğün rengi kırmızı
Sefaletten sokağa düştü mavi
Yeşil desen masum kalplerde sızı
Beyazlar karaya çaldı bir nevi
Kirlendik, kirlettik masumiyeti
Anne memesinden kin emziriyor
Yitirdik hak için ehemmiyeti
Kirlenmiş vicdanın ruhu eriyor
Çocuklar, sokaklar, kire batıyor
Gök kırmızı, bulut kan akıtıyor
Kayıt Tarihi : 13.6.2022 11:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!