’ Tak tak tak ’ diye gelen bu ses
ne bir kapıdan gelir
ne de bir ayakkabıdan
Eğil, iyice kulak ver
duyacaksın ki gaiplerden gelen bu ses
eriyen zamanın sesidir
Yanıp yanıp tükenen demir parçalarının
kılıçlara dönüşünün hikayesidir
İşte geldi, demirci ustası
elinde çekiç,yine sert yine güçlü
demir parçalarıysa her zamanki gibi hüzünlü
tam önlerinde akıbetlerini bekleyen hakikat
yanmak, yanmak ve yine yanmak
Kızgın alevler içinde bedenleri terkedip
başka bir bedende manayı bulmak
İlk önce alevlerle cedelleşecek
yavaş yavaş eriyip ateşle bütünleşecek
sonra bir elinde çekiç,bir elinde su
demircinin önünde hizaya dizilecek
Vuracak çekici ’ tak tak ’ diyen bir sesle
inleyecek demirler hüznün içinde çaresizlikle
bir yandan vurgun darbeleri alacak göğsüne göğsüne
diğer yandan su damlaları akacak amansız nefesine
Neden mi?
Dövüldükçe ağlayacak,ağladıkça dövülecek
yavaş yavaş eriyip kıvamına gelecek
nihayet o paslı demir parçaları
keskin bir kılıç oluverecek
Bükülmeyen,kırılmayan,inlemeyen
ama vurdukça inleten bir ses olup gölgeleri titretecek
İşte demirin kılıca dönüşünün hikayesi
Hüznün,ızdırabın,emeğin topyekün muhasebesi
Nasıl,tıpkı sevda gibi değil mi?
Aşkın ateşinde çaresizce yanmak
bilinmeyen sahrada sonsuzluğa yol almak
dövülen demirlerin keskinleşmesi,su damlalarına
sevdanın ulvileşmesi ızdıraba bakar
Yürekten akıp göz kapaklarında biriken o yaş’a
cehennem alevlerini bile söndürecek gözyaşlarına bakar
Bedenleri terkedip tek bedende buluşmak
ben’leri ben’den atıp sende sana ulaşmak
yanarken ağlamak,ağlarken yanmak
seni sende de değil seni yüreklerde saklamak
bu da sevginin sevdaya dönüşünün hikayesi
Kayıt Tarihi : 28.7.2010 16:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!