kalbinin atımından geçen yıldızrların peşine
ulaşmanın mavi aralığı
anın zaman atlarına binip
son ızdırap öpücüğünü sunduğu gece
akıllı yatıp deli kalkan
orman içlerine kurulmuş hastenelerin
megafonlarında şarkı söyleyen
acılarını hatırlatmak için
parmaklarını ısırıp gülümseyen
ve tanrılarını tanımayan zamanın bebekleri
annesiz sütsüz masalsız
yağmurlar ortasına atılmış incitilmiş bebekleri
çay gözlü damlaya gönül vermiş
yokuşlar biriktiren bir yükün hesabı
hesapsız kalbini örtünmüş kaderin işlendiği mucizeye
gelsen bulsan adımı burda
önce bir dal sansam parmaklarını
kuyumun yanlızlığında ki sensizlik
seni silse
ben yanlızlığımı severdim
braktığın izleri bilsem
ayak izlerini
saçlarının yıldızlara karışmış gülümsemelerini
en çokta olmamanı severdim
bir türkünün ağlamayı bildiği yere kadar gitsem
ezberlenmiş nakaratın içindeki sen kıvamı
dokunma ve bilme
nerden geldiğimi
nereye gittiğimi
hem zaten tarih testisinin küçük bir damlası değilmiyiz biz
aynı kabı paylaşan parçalanmış yanlarımız değilmi
saydam yüreğimizin sonsuzluğuna boşalan
ayın bildiği yansıma ışıklarında ki gürültü
aşk değilmi boynumuzu boydan boya geçen
sarı bir harf aldım sana
sarı zarflı papatya yaprağından
açıldıkca sokulan ölüm dairelerinin ince melodisini
kalbinin atışlarında ki son sayfaya iliştir
yaşama açılan ilk çığlıklarımdan
gök yüzüne bulaşmış bakışlarıma kadar her şey orda
orda bir kapının rasgele halkalarına sokul
yani rengarenk zangırdayan hasta ruhumun
beni hatırlayan kapısına
sesinle aç kırışıklarımı
anahtarı sesin
çığlıklarımdan gök yüzüne kadar uzayan bedenim senin
senin sesini yağmurlarla boşluğa bağlayan
seni turlayan bulutların yanlızlığı adına
hangi kelimenin kuyruğundan asılsam gelirim sana
gözlerinin bittiği yerde ki güneş bakışlarına
işte geçiyorum
nükrettinin yüreği çarpıyor göz yaşlarıma
incitilmiş çocukların şiir ağlamaları
odalar dolusu nazımlar
ve bir orhan veli ölüyor dudaklarımda
göğün bu kuşatılmış sancılarında
bize adanmış nurun içinde sevişmek kaldı
aşkın çevirdikce açılan anlamlaşması
ruhun dil saçmalarından beyaz bir buğu
karın kristal şefkatinden oynaşmaları
evrene çakılan kaynaşmaları kaldı
gel ölümün kara meleğinde ki beyaz
gel yollarında safiri patlamış yakut
değdirdiğin anlımı nasıl tanısam
nasıl bulsam kaybettiğim ruhumun yangınını
eldir kanatları yürür boşluğa
hissetmenin iki dudaklı mavi baygınlığı
bir sondur aşkı ısıran yaprak
adı sanı unutulmuş bahar çocukları
ademin soluğunda ki uyku
havvanın bakışları üstümüze kalmasa
ben seni hiç sevmezdim
yanlızlığımı severdim yalesa
Kayıt Tarihi : 27.7.2011 15:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!