gizem akıncı 'ya
yanımda güvenle kolarıma sarılmış bir kadındı o...nereden geldiğimi ve nereye gittğimi hiç bilmedi...zamanı yoktu sevmenin,bir an kapıdan çıkıp geldi...zamansız bir koridorda yanızlığını kaybetmiş bir insandı...yokluğu sımsacak bir gecenin içinde beni ben yapıyordu...sigaram yanıyor külleri ona kalıyordu...ıslak şehrin sokakları gibi gözleri parlıyordu...Aşka yarım asır vardı...yüzyılımız ona hep yalan söylemişti oysa...sesin içinde bir tiyatro oyunu gibi sadece üstüne düşen rolu oynuyordu...
kahredici bir yalnızlıktı benimkisi...yorgun ve yoksul bir ceketle çıkmıştım bütün sokaklara...üşüyordum...şehirler hep bir şehri andırıyor ve ben hep bir şehre yolculuk ediyordum...trenler soğuktu insanlar yoksuldu...yoksul trenlerde ve soğuk şehirlerde rastlayamadım ona...ben hep kaybettim...hep aradım onu yalancı telefon konuşmalarında...
Çünkü onun gözleri de en az seninki kadar yeşil.
Hala, gülümseyen bir lale gibi
bana sürgününü gönderiyorsun
dört yanı çevrili bir kale gibi
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta