Yanık Sarı
asitli işkence saatler
çın çın çın
lar ayrıntısında ıssızlık
lar yağmur yağmur
sandalsızlığında zamanın kıyılar
aşkbahar mı dedin Lili
ah ölüsü tenim
içim dışım keder dokusu
her yuvarımda o serseri talan
ki durmaksızın upuzun
sürgit güzgâr düpedüz güzgâr
trajik Ay lâmbası altında
'yâr beni hiç
ben yâri hep' şarkılar dökülüyor geceye
katmer katmer göveren yalnızlıklar
yok bu kırık öte masalın
ağrısız başlayan önsözü yok aslında
bu işte
saçaklı hüsran alabildiğine
bu işte
ters dönmüş devasa bir tepenin çukuru
çukur dolusu pranga
lar acıtan acı
lar Lili gırla mevzuu
gel gitinde mevsimsizliğin
palazlandıkça palazlanan
hâr belâ yanaşması sırnaşık hüzün var
sen şimdi söz gelimi
şiir simi sanıyorsun saçlarımda istiflenen beyazı
haklısın
taa dibine kadar hayat sürüyor çünkü
göğsün içinde göğsüne kapanmamış
delişmen bir çocuk sevinci
nereden bileceksin ki çorapsızlığını ayağımın
buzul alayı külçe dakikalarda
depremli ellerimin eldivensizliğini
afedersin
taş nasıl basılır sese
ya ataş Lili
iyileşir mi karanfilin yarası mendile işlemeyle
sevdalanmadan iliklerine değin
biriktirilmeden sürahilerde gözyaşı
aşık kadınlar sokağında
çürümeden kemiklerin ya da
leyli çile şair çıkmazında Lili
dizim dizsiz dizesiz
dilim çözgüsüz sus dülgeri
yok bu epeski masalın
sancısız biten son sözü de yok
bu işte
hiç olmayanla hep olan
gidenle kalanın kıyamet farkı
bu işte
koyu bir hicran var
renkâlem yaşamak mı dedin di
cayır zemberek takvim
ler çevir zehir
ler saniye saniye
yanık sarı faslındayım ömrün
tıka kulaklarını perde perde
ler gölgeli gölgesiz
ler düş ve hakikât
ler anla sen
söyletme beni daha fazla Lili
'yâr bana hiç
ben yâre hep' hasret dökülüyor geceye
düş engelli tuzla buz ümitlerim
yüzüm gözüm beyhude iklim lisanı
her zerremde o felâket tipi talan
ki bitimsiz ne dersen de
güzgâr sağım solum
üzünç bilidirisi güzgâr tepeden tırnağa
bu işte
heple hiç arası
bu işte
kaybolan yaşamak yılları
göçüp giden incir kuşlarının ardısıra
yıkıntı üstüne yıkıntı var
ah Lili mecâl ve dirim ne ki
gel de kaldır
aşka serini vermiş ruhumla ağır kül enkazımı
Kayıt Tarihi : 11.1.2012 20:07:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Sevinç Uslu](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/01/11/yanik-sari.jpg)
Sevin Uslu ismi Çember-i Hare adlı şiirini okuduğumdan beri aklımdan çıkmamıştır, kendisi bence şairdir.
Ben de şairin bir başka şiirini size getirdim. Bu yaptığımız ne kadar doğru bilemiyorum. İşin izin tarafı var, bunun hukuki yolu var... Elektronık sözleşme meselesi var. Belki PoeM editÖRyası bilmiyordur diye hani...
Saygılar,
Çilenti meselesi..
bir yokuş
çetin mi çetin
sarılmış delikanlı sevgililer
yamuk durur yürüyüşleri
öpüşmekten
az ötede
keder kırçılı adam
çöp yığını torbayı sırtlamış
aksak ayak yürürken
adi bir sigara yakmak için
sırtını indirdi çöpten
aynı gökyüzü altında
türlü türlü hayat
gidip sigarasını yaktım
nefes çekişini izledim
üşüdüm bıçkın yalnızlığını
güz dallanan suretini incindim
dizeleri çalınmış şiir kadar
kim bilir kaç bin yıllık yağmur
damarını çatlamaya ramaktı ki
çıldırgan bir rüzgârın dişleri arasındaydı bulutlar
öpe durmaya
geçe dursundu yanı başımızdan
gösteriş şatolarının şımarık zadeleri
gücü kalmış mıydı ki fakirin
yıpratılmış canının mecalsizliğiyle hayata direnmeye
inanılmaz varla yokun arasında
uçurum uçurum yaşamaktan
ya haksızlığa karşı koymaya
ağrı yığını sırtlığından
bir bakışta fark etti
gayet bakımlı saçının
bilmem kaçta kaçı sahte sarı(şın) genç hanım
çöp torbasının yanındaki çöp adamı
kocaman evinin denize nazır balkonundan
“seni dilenci kılıklı
polis çağırmadan
defol git sokağımızdan”
onca yığın arasında
hani desem ki bu dünya hepimizin
beni dövecek kadar umutsuz
sanki tabur tabur uykusuz gözlerinden
süzülüverdi yanaklarına içdenizinin incileri
tadı yerinden tükürükle söndürüp
cebine koydu sigarasını
silkeledi üstünü başını
sökük kazağının altından bir asker fotoğrafı çıkardı
öptü, alnına götürdü
ve hiç konuşmamanın çığlığını koparıp göğsünden
titreyen zamanın dudaklarına astı çöp adam
“heyhat! evlat
heyhaaat! İnsan” dedi
“bak, bir yanımız hepliğin hiçliği
bir yanımız hiçliğin çilenti meselesi
Mustafa’m geleydi tezkeresine gelebileydi
hasta anası için çöpten ekmek toplatır
engelli babasına dilenci dedirtir miydi
vatan millet sağ olsun amma
bağışlamıyorum vicdanı taş kesen had bilmezi
kanıma ölüm aksın ki çatladım usumu
*ben kime demesem
anlamalı anlayan*
biz ki yağmuru giyip yüreklerimize
yürüdük gittik yan yana
oysa halâ devasa bir kokuşmuşluk durur
gerçeği uyuyanların
çürümüşlüğe bakan utanç balkonlarında
.
.
.
/ nice bayramlara güzel ülkem.. nice bayramlara ... /
Sevinç Uslu
( hare / İstanbul - .. / .. )
sevgili şair dirin bu ise ölün beni garanti kanser eder
Ağzımda kelimelerin ağrıyor
Ve şiir gözlerimde ağlıyor
Kerpetensiz al can yakmadan
Geldiği yere bakmadan
Egona takmadan
Al,
Herkesi kurtar!
TÜM YORUMLAR (20)