Kıvılcımlar savruluyordu gökyüzüne,
Çatırdıyordu merteği,damların.
Sevincine diyecek yoktu kızıl alevlerin
Ve akşamların...
Zira herşey kendilerinin;
Yılan öpücüğünden geçiyordu,adeta! .
Tutuşmuştu bir kez ortadireği,
Salt gövünen yüreğiydi evlerin! :
Ateş ve duman! .
İşbirliği içerisindeydiler,bayağı.
İblis,ateşten halk olmuştu zaten.
Ateş,yakmayı biliyordu; duman,göz karartmayı.
Biraz sabır biraz mukavemet sonrası,
Kiriş'in de ödü koptu korkudan.
Elleri böğürlerinde kalmıştı çocukların,
Kolay değil.
Yanarak kül olmuştu Babaların ocağı;
Ne iş yapabilirlerdi ki,yarın? ! .
Artık ne bir sıcak ev ve nede tüten baca;
Tek teselli vardı belleklerinde,
Ana kucağı.
İtlerin ulumasıyla,ineklerin böğürmesi,
Neyin ifadesiydi,acaba? ! .
Kümesten erken boşanmıştı sakinler.
Çalılıklara ve kuytu yerlere tünediler;
Fecr-i beklediler! ..
İhmali görülenler mi dediniz? . Haşa! .
Failler belli! .
Özgürlüğü ağızlarında çiğniyordu,
Uşak ruhlular ve tutsak herifler,temelli.
Gün onların günüydü,bu düğün onlarındı! .
Yangından arta kalan,
Her ne kadar da bir moloz yığını varsa,boş ver;
Temeller sağlam! .
Kayıt Tarihi : 9.10.2005 23:27:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ahmet Süreyya Durna](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/10/09/yangin-48.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!