Ey fitnesi çok kavli yalan yandum elünden
Bir nâz ile bin gönül alan yandum elünden
Sen şem’ gibi gayr ile meclisde gülersin
Ben akıduram yaş ile kan yandum elünden
Ney gibi delindi ciğerüm ışkun elinden
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
şiir okuduk
ne varsa ustalarda var vesselam
Dert söyletir. Yandım Elinden hem duyguların hem yaşantıların şiiri.Gazel olarak çok güzel.Şair yinede Cihan Şah'ının şefkatinin azlığından dert yanarak,ne güzel dile getirmiş.duygularını. Saygılarımla.
Fitne'nin ateşine kapılırsan yanarsın sultan gücün yanına varırsan Kevser’e kanarsın mübarekler hiç fitne çıkarmamış fitne çıkaran zülalsinden bile olsa infaz etmişler devletin bekası her şeyin üzerine koymuşlar yeri gelmiş sade vatandaş ile aynı mahkemede hesap vermişler ve şefkat merhamette hala onlara yaklaşamadık günümüz de ne kadar kötülerseler de altın çamura düşse değerinden bi şey kaybetmez derler kendini bilmeyen paşa su katar pişmiş aşa gülü seven dikenine katlanacak mektubun güzelliğine değil getirdiği mesaja bakmalı saygılar
Allah (cc) hiç bir müstakim dostu dünya, ahiret yakmasın diyor, herkese hayırlı çalışmalar diliyorum.
ak - ı -du - ram değil aa - kı - du - ram okunmalı yani ''ben aa kı mefUlü olacak, Osman bey
bana imale değil olsa bile imale hata sayılmaz burda
zihaf olursa hatadır
Sizi tebrik ederim yazdığınız beyitte vezin hatası yok
Osman bey, ben aruzda şapka kullanmıyorum. Dediğiniz kısım benim için hata sayılmıyor. Okunuşta doğru okumak yetiyor. Saygılarımla...
Hezec behri
mefUlü mefAİlü mefAİlü feUlün
Ey fitnesi çok kavli yalan yandum elünden
Bir nâz ile bin gönül alan yandum elünden
bu beyitte 'gönül' değil vezin gereği 'gönlü' olmalıdır
ikinci beyitte ' şem' kelimesini şem'i diye okuyacağız vezin gereği
Gazel sade dille yazılmış... gayet anlaşılır... izaha gerek yok
Şol sunduğun âteş midür ey sâki bana kim
Sen aldun ele câm hemân yandum elünden
cam içinde mey (aşk) yerine ateş içirdin diyor
Sen şem’ gibi gayr ile meclisde gülersin
Ben akıduram yaş ile kan yandum elünden
şem - bal mumu, mum
sevdiğini şem'e benzetmiş, şem her kese işık salar...sen tatlı tatlı başkalarıyla gülersin ben yanarım diyor
Teşekkürler seçkiye...
Hain Ahmed Paşa, Osmanlı Devleti'nde paşa, yönetici, beylerbeyi, devlet adamı.
1522 yılında Sadrazam Piri Mehmed Paşa emekli oldu. Bunun üzerine, hiyerarşik düzene göre 2. vezir Ahmed Paşa'nın sadrazam olması bekleniyordu. Ancak dönemin hünkarı Kanuni Sultan Süleyman teamüllere aykırı olarak, yakın arkadaşı Pargalı İbrahim Paşa'yı sadrazamlığa atamıştır. Teamüllere aykırı bu atama üzerine Ahmed Paşa, Mısır Beylerbeyliği'ne atanmak istemiş ve bu istek gerçekleştirilmiştir. Ancak Ahmed Paşa, 1524 senesinde Mısır'a vardığında bağımsızlığını ilan etmiştir. Bu doğrultuda para bastırarak, kendi adına hutbe okutmuştur. Sadrazam İbrahim Paşa isyanı bastırmak ile görevlendirilip Mısır'a gitmişse de, Hain Ahmed Paşa 1524 yılında sarayında kendi adamları tarafından öldürülmüştür.
Tarih ibret dolu ibret alan kim?
El üstünde ne hikmetse yalan kim.
Her kimin kim hemdemi gül yüzlü bir cânân olur
Hânesi cennet gibi dâim bahâristan olur
Hâr müjgânımda fi'l-hâl açılır nesrîn-i eşk
Bâğ-ı çeşmimden çün ol gül yaprağı pinhân olur
Baş koşar benzer sabâ ol gül-izârın zülfüne
K'âyağı bastığı yer hep sünbül-i reyhân olur
Âşık u ma'şûka benzer âsmân ile zemîn
Kim biri ağlayınca birisi handân olur
Tir-i gamzen andığıyçün Ahmed-i dil-hasteye
Medde'Înin sözleri her biri bir peykân olur
Ahmet Paşa
Günümüz Türkçesiyle:
1- Her kim ki yüzlü bir sevgiliyle oturup kalkar; evi cennet misali bir bahar yurdu olur.
2- Ne zaman ki yanağı gül yaprağı gibi olan o sevgili gözümün gülistanından ayrılır gider; hemen o anda, kirpiklerimin dikenlerinde ister istemez gül renginde gözyaşı çiçekleri açılır.
3- Saba yeli, o gül yanaklının zülfüyle yarışa kalkışmış sanki. Çünkü her nereye ayağını bassa, orada hep sümbüller ve reyhanlar açılıyor.
4- Yer ile gök; seven ile sevilene benziyorlar. Çünkü ne zaman biri ağlasa, diğeri gülüyor.
5- Çalçene rakip ne zaman şu gönül hastası Ahmet'e senin gamze oklarından bahsetse, (kıskançlığımdan dolayı) sözlerinin her biri o okların ucundaki temren gibi canımı yakar.
Ey fitnesi çok kavli yalan yandım elinden
Bir nâz ile bin gönlüm alan yandım elinden
Sen şem’ gibi gayr ile mecliste gülersin
Ben akıtırım yaş ile kan yandım elinden
Her hâr ile sen sohbet edersin dün ü gün ben
Derdin ederim mûnis-i can yandım elinden
Şol sunduğun âteş midir ey sâki bana kim
Kim aldın ele câm heman yandım elinden
Ahmet çeke cevrini göre lûtfunu ağyâr
Ey şefkati az şûh-i cihan yandım elinden
Günümüz Türkçesiyle:
1-)Ey fitnesi çok, sözü yalan! Yandım elinden. Bir naz ile bin kere gönlümü alan! Yandım elinden!
2-)Sen toplantıda başkasıyla mum gibi gülersin, ben kanlı göz yaşı akıtırım;yandım elinden!
3-)Sen gece gündüz her dikenle ( yani rakiple ) sohbet edersin, bense senin derdini can dostu edinirim; yandım elinden!
4-) Ey sâki! Bana şu sunduğun ateş midir ki, eline kadehi alır almaz, hemen yandım elinden!
5-) Ahmet senin cefanı çekiyor, başkaları (rakipleri) lûtfunu görüyor; ey şefkati az dünya şûhu! ( dünyanın en nazlısı, neşelisi) yandım elinden
Ahmet Paşa
Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta