Ey Nihal’im,
benim aşk yolumun adım adım mürşidisin.
Sen, kollarıma hiç gelmemiş olsan da,
ruhumu Hak’a çağıran zikrin,
ezelden yazılmış vuslatın ismisin.
Ben bilmem hangi nağme
dokunur kalbine;
ama biliyorum ki
her nefeste,
her zerrede senin adınla başlar
benliğimde fenâ yolculuğu.
Serüvenim uzun…
Her adım bir aşka çıkış,
her durak bir vuslat kapısıdır.
Benliğimi geride bırakmak,
senin adını duymak
ve Hak’ta erimek isterim.
İçimde açan bahçeler sensin Nihal’im;
her yaprak, her rüzgâr
bir mürşidin diliyle konuşur bana:
“Gel, benliği bırak,
hakikate er, vuslatın sırrına var.”
Geçtiğim sokaklarda
izlerin kalır;
rüzgârın taşıdığı nur
bana aşkın zirvesini fısıldar.
Bir aynaya bakarım,
o bile seni fark eder
ve bana geri verir
benliğimi
ve Kendini.
Kim bilir, belki de aynı kuş
çırpınır içimizde:
senin ruhunda aşk,
benim kalbimde fenâ,
ve o kuş
Hak nefesinin sonsuz yankısıdır.
Ey Nihal’im,
sen ne kaybolan bir sevgili,
ne yalnız bir suretsin;
sen, benim benliğimle
Hak’ta eriyen
serüvenimin mürşidisindir.
Gel Nihal’im…
Gel, benlikten geçelim,
fenâda buluşalım,
ve aşkın sessizliğinde
Hak ile bir olalım.
Kayıt Tarihi : 2.8.2025 19:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!