Gökte ay solgun, yıldızlar donuk,
Kalpler ise bomboş, ruhlar sonuk.
Sözler hep laf-ı güzaf, gürültü fazla,
Hakîkatten uzaktır her bir boncuk.
Dostluklar yâdigâr, samimiyet az,
Gözler kamaşır fani ihtiras gaz.
Her yüz maskeli, sırlar derin,
İnsanoğlu unutmuş eski naz.
Sükût seçtim, hengâmeden uzak,
Hakikat yolunda yürürüm az.
Ne heves ne hırs, ne de riyâ ararım,
Bu zamânede yalnızım, bir naz.
Kayıt Tarihi : 21.8.2025 12:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir, şairin yaşadığı çağla kurduğu mesafeli ilişkinin hikâyesini anlatır. Gökyüzünün solgun, yıldızların donuk görünmesi aslında dünyanın değil; insan ruhlarının sönmüşlüğünün yansımasıdır. Şair, kendi gözünden çağı tasvir eder: kalpler bomboş, ruhlar soluktur. Sözler ise süsten ibaret, içi boş bir gürültüden öteye geçmez. Şiirin merkezinde hakikatten kopuş vardır. İnsanlar sahte dostluklarla, maskeli yüzlerle yaşamaktadır. İhtirasın ışığı gözleri kamaştırır ama içi boştur. Samimiyet ve eski incelikler kaybolmuş, herkes kendi maskesi ardında sırlarını gizlemiştir. Bu hengâme içinde şair bir tercih yapar: sükût. Kalabalıkların gürültüsünden uzaklaşıp kendi yoluna yönelir. Hakikatin peşindedir; ne heves, ne hırs, ne de riyâ onu çekmez. Bu yüzden çağının ortasında yalnızdır ama bu yalnızlık, bir kırgınlıktan değil, bir seçimden doğar. Şiir, aslında bireyin çağın yozlaşmış değerleri karşısında içsel bir direniş öyküsünü dile getirir. Şair, kalabalıkların gösterişli ve maskeli hayatına kapılmak yerine, yalnızlığı ve hakikat yolunu seçerek zamanın aynasına kendi izini bırakır.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!