YAMALI DÜ(N/Ş) LER PEŞİNDE
Hastane odasında zaman geçmez. Yelkovan ilerlemek için nazlanırken akrep yelkovanı umursamaz. Hareketsiz yatmak zorunda olduğunuz günlerde duvardaki hatta tavandaki çatlakları ezberler, hemşirelerin ayak seslerinden hangisi olduğunu tahmin etme oyunu oynarsınız kendi kendinize ya da sınırlı televizyon kanallarından dön dolaş aynı şarkıyı dinlersiniz. Özel odanın yalnızlığı içerisinde benim en sevdiğim oyun ise yamalı dünler peşinde koşmak oluyordu.
Akıyordu su
gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
O leylak kokusu sokagı sarardı...sögüdün dallarından düdük yapardık...ve o havuz...önunden gecerken çocuklugumun yasanmıslıgını buldum...anlatımlarındakı duruluk ıle leylak kokusunu burnumun derınlıklerınde koklar oldum.....eskiye dönülemez..ama o yollar bizlerinde hep burnunda tüter..her gıdısısmde ararım eskılerden kareler..ama nerdeee..kalmadı..bızım bagın bahcesıde yok...leylak kokularını unuttuk...meyve agaclarından veyve çaldıgımız meyve bahcelerıde kalmadı...en acısı..onları hatırlıyor olmak..ve anneler..annaneler dedeler baba anneler..hıcbırı yok artık...Rengın cıgım yazdıgın ve satırlarında o gunlerı ban yasattıgın ıcın tesekkurler..M.Aksoy
muhteva olarak bir hayli dolu güzel bir yürek işçiliği meydana gelmiş tebrikler değerli şaire selamlarımla
anilar ve özlem..
dostluga özlem daha cok yansiyor..
tatli bir tebessüm ve bir selam yetecek aslinda özlemleri yikmaya...
Aklım bana oyun oynuyor, eskilerin kokusunu bile taşırken yakını hatırlatmıyor. Dünlerimi yamaladıkça geçmişim dipdiri karşılıyor beni. Babaannemin tereyağlı gözlemeler ile ikram ettiği kristal şeffaflığındaki patlıcan reçelinin lezzetini dilimde duyarken aylar öncesinde yaşadığım acıyı hatırlayamıyorum. O acının bendeki izlerini taşımama rağmen uğraştıkça acı hepten kayboluyor ve leylaklar sarıyor bedenimi.
GÜZEL TÜMCELERLE, GÜZEL BİR ANLATIMLA ETKİLEYECİ BİR ÇALIŞMA. OKUDUKÇA OKUNAN HER BÖLÜMDE BİRŞEYLER HİSSETTİRİYORSA BU BAŞARIDIR. KUTLARIM.CENGİZ ÇETİK
Sevgili dost. her şiirnizde olduğu gibi bu şiir demiyorum anılarınızı yazdığınız denemelerinizde kendimden o kadar çok değerler buluyorum ki, söylenecek tüm sözleri benim yerime siz söylemişsiniz gibi hissediyorum.
Muhteşem bir çalışma ve anlatım. Mora çalan düşleriniz hiç bir zaman sarıya dönüşmesin ve hep mor salkımlı söğüt olarak yüreğinizde kalsın.
Kutluyorum kaleminizi ve yüreğinizi. Sevgiler yüreğinize. Tam puanımı bırakırken sayfanıza listeme alıyorum izninizle
ezberimde olan tek şiir ve bu şiirin aralarına serpiştirdiğin anıların bir bütün olarak mükemmel olmuş.
gençler beni şaşırtmaya devam ediyor. her okuduğuma helede sizin gibi başarılı yapıtlar ortaya kayanların şirlerini okuyunca seviniyorum, gurulanıyorum.. bu başarılı şiirler ve yazılar toplumumuzun gelişmekte olduğunu muştularıdır.
ayrıca büyük üstat Nazım'ı da anımsatman ayrıca b ir ustalıktır.
saygılarımı sunarım.
rr.akdora
Bilirim sevgili arkadaşım suskun yüreğin kaderinin her yerde susmak olduğunu...Hastane odalarına bırakılmak istenen bembeyaz umutları. Düşler yedi renkmi diye sormak isterdim anneme eğer yaşasaydı. veya anne benim düşlerim ne renk olmalı diye. Yinede güzel olan hala düşlerimizin olması değilmidir başucumuzu süsleyen. Mormu demiştin.....)) Evet mor çok yakışacak sana, biliyorum...Hangi umuda hizmet ederse etsin. Mor güzeldir, sıcacıktır. Kanatları bile vardır..Güneşin battığı yöne doğru uçar hep.....
Bilirim hastane odasında geçmez zaman. Parmaklarının gizlice avuçlarıma çetele attığını da bilirim. Gözlerini kapatmadan gözlerini açacağın zamanı düşlediğinide.....Herşey geçecek..Çünkü hayatın durdurulamayan gidişi bu. Geçecek bugün dünden güzel olacak..Yarın için ise dudaklarımız güzellikleri zikredecek.....
Çok güzel ve benim anladığım duygularla doluydu....Yaşadığım, hissettiğim....
Sevgiyle, mutlulukla ve sağlıkla kal daima....En güzel dileklerim senin olsun arkadaşım....
Sevgimle...
Güzel bir anlatım,güzel bir paylaşmdı kutluyorum nesir yazınız ve şiiriniz içinde saygılarımla.EROL SAGUN:
Yazı ile şiirin uyumu bir harika,hüznün mor salkımlı bahçesinde gezinti de öyle...
Şiir ve düz yazının ahenkli evliliği olmuş çalışmanız kutluyorum tam puanla.Saygılar...
Bu şiir ile ilgili 40 tane yorum bulunmakta