ayşe teyze fatma abla hüsniye yenge huriye ana
yüzüm tutmaz attığım her dikİşler libasım heba
varsa bir yama
oğluma kızıma beyime pantolonuna eteğine fistanna
afganistana kürdistana basrayistana filistinistana
ebedi kabristana
sam amca da yama vurmuş dişli dikişi kaba sade
samilere huriyelere ariyeye hanefiye hanbeliye
ve şafiiye kıbleye camiye go her* yanke go home
ham sam amcanın kaba kara eli vebal I'(a) m soré**
dikiş tutmuyor
yüzüm tutmuyor
varsa bir yama
kızıma oğluma beyimedir giysi bir star***
yama yamadır allısı aklısı ne farkeder
.................
.............
.........
18/07/07
* her: kürtçede 'git' anlamındadır.
** sore; kürtçede 'kırmızıdır' anlamındadır. ing; sory yazılması olması gerekirdi.Uyum olsun diye 'y' yi 'e' ile değiştirdim.
*** bir star; Yine kürtçede ' ayıbı örter,ayıbı alıp götürdü.(yama ayıbı örter)
Kayıt Tarihi : 19.7.2007 16:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Çocukluğum kırsal ve çok fakir bir okadar da geri kalmış bir kırsal köyde geçti. Yol yok,okul yok,aş yok, baş yok.Tamamiyle bir mahrumiyet bölgesi. Hiç unutamadığım bir çocukluk anım var; Dört-beş yaşlarındayım.Üzerimde yamalı(çokça) bir etek var.kayseri,çizgili bezden.Ama her tarafı yırtık,pırtık. Annem minder-minder(döşek) döşek kumaşından bir etek dikti.Çok kalın ve çokça çiçekli.Giyip köye bir tur attım.Yukarı mahalleye gittim. Yukarı mahale çocukları benim eteğimle alay ettile.' Eee lekê.Vi kurki rüvê döşekê li xwekiriyê' Bana, eee bu çocuk döşek kılıfını-şiltini,kumaşını giymiş' dediler. Gerisin geriye eve dönüp,annemden izinsiz olarak üstümdekini çıkarıp tekrar o eski eteğimi,yırtık ve yamalı olanı giydim.Giyerken rahat bir nefes aldım. Annem evde yoktu.İzini sürdüm.El değirmenine amcamlara gitiğini anladım. Doğruca annemin yanına gittim.Annemin yanında olan başka kadınlar da vardı.Annem, ' bacılar görüyorsunuz.Ben ona yeni bir etek (kras) dikmiştim. Onu çıkarıp bu yırtık olan eteğini tekarar giymiş vs.vs.' Ama ben annemin içini okuyordum ve nekadar çaresiz olduğunu da hissediyordum. Yalnız benim de bir grurum vardı.Köy çocukları yeni eteğimle alay etmişlerdi. Yeni eteğim yorgan beziydi.Ayrıca ben yamalı,yırtık ve eski olanını bu yeni elbiseme tercih etmiştim.yıtık da olsa kimse benimle alay etmiyordu. Ama annemin içi cız ediyordu.... ....... Bizim köyde giyim kıtlığı vardı.Herkesin üzerinde yamalı bir elbise vardı. Rahmetli babamın bedeni yamalardan teşeküldü. İtiraf etmeliğim ki son dönemlerde hepimizin çalışma masası ve odasında asılı duran iki çanakkalegazinin fotoğraflarına-resimlerine birebir benziyordu.(Osmanlı askeri-gazisi,mehmedi) ... Çokça şahit olduğum ve şiirde de ele aldığım yama istemesidir.Köyümüz kadınları elbise yamalama işiyle meşgul oluyorlardı. Yama bulmak da mesleydi.Genellikle bir birine uğrar artık pez talep edrlerdi. Renk önemlideğildi.Dikiş çok önemliydi.Dikişte öyle zarif, öyle zarif ve ince dikişleryaparladı ki bazen bizde özenirdik. Şahsen ben ortaokula gidinceye kadarve orta okulda da sökülen ve yırtılan elbisemi iğneyle kendim dikerdim. Hep dışarıda okuduğum için dikşite hamarattım.Köyümden,anamdan,teyze lerden,halalardan öğrenmiştim. ....... Günümüzle bağ kurdum.Ha elbise dikmişsin,yamalamışsın,ha toplumları yamalamışsın.Ne fark eder ki. Bazen de benim giydiğim ve çiçekleriyle kumaşı göze batan hoş birt libas da dikilir ve kişiye giyilmesi için emredilir.Ama önemli olan diğerlerin bakış açışlrı çok önemli.Genel kurallar geçerli olmalı. Toplumlarda da bu geçerlidir.Bizim çoğrayamız,bir ümmet coğarafyasıdır. İçiçe,yanyana yaşamışız.Çok yamılıydık.Bu bize,ümmete hoş geliyordu. Yamaların dikişleri titizlikle ve büyük bir haratlıkla işlenmişti.Dış bakışlar nazarlar bizleri pek hor görmüyordu.Elbise de bizim elbisemiz olduğu için yama hakir görülmüyordu.Çünkü o dönemlerde her toplum,topluluk yamalıydı. .... Sonradan suni topluluklar -elbiseler dikildi ve üzerimize giydirildi.yapay uluslar (ırak,suriye vb) yaratıldı.Diğer güçler tarafında tabiki yaratıldı. süni oldukları için ve doğal iç toplumlarına zorla bu elbise giydirildiği için elbise bazen dar bazen de geniş geliyordu. Biz de annemizin(ümmetin) çocuklarıydık ve annemize (ümmete) çekmiştik. Annemiz çok hoş nadide ve güzeldi.Her yabancı bakış annemizeydi.Buda zorunuza gidiyordu.İçimiz çız ediyordu.Karşı geldiysek de sürekli yeniliyorduk. Bize bu topluluklara zoraki bir elbiseyi giydikleri halde,tekrar bu elbiseyi yırtıp,kendilerince yeniden yamalamaya kaltılar.Halende yamalamaya devam ediyorlar.Yalnız dikişleri çok kaba ve birbirini tutturmu- yor-tutmuyor.Yamlar düşecek ha düşecek.Düşen her yamayla bendenimiz üşüyor ve hastalanıyoruz.... ........ ........, Sevgiler saygılar. s
' istersem kırk yama yapayım yama üstüne
yine bir yanım çıplak
yine bir yanım hep üşümekte...
evet, ya biz dikiş tuturamıyoruz yada yamaların gönlü yok üşümelerimizi örtmeye...kim bilir...emeğinize teşekkürler ve selam sevgilerimle...
TÜM YORUMLAR (1)