“-okulun son günleriydi kara suratlı garı
“-çocuklar geldi-ğeşdi benden kopya çekeniniz var mı”
deye sordu, kimde o cesaret vardı
pısırık muzafer
“-ben çekdim hocam” demez mi
demez olaydı
hocanım hayret içinde
gözleri pertlek, pertlek faldaşı ğibi
“-Allah Allah!
kaç aldın peki” dedi
………
“-ben senin benden hiç beş aldığını
hatırlamayorun, yıllar ğeldi-ğeşdi
ikmale galmadan
kurula uğramadan
geşmedin ki sınıfını”
pısırık harp gazanmış general ğibi
“-olsuuun! ” dedi
boynunu eğdi
“-bir ğünnük de ossa beylik, beyliğimiş”
dedikleri ğibi
muzaferin zaferi de bi gopyeliğimiş”
kimileri; uzun uzun nasıl kopya çektiklerini
ve yakalanmadığını, efsaneleştirirlerdi
yakalananların, yalvarmalarını, hatta ağlamalarını
kimilerinin, nasıl torpil yaptıklarını
kimilerinin analarını-babalarını,
öğretmenleri tanıyanları,
öğretmenin evine
nasıl yumurta, yoğurt yollandığını anlatırlardı
sonunda sözü döndürüp-dolaştırıp,
kendilerine getirir konuyu
derin bir iç çekişten sonra
“-hemi zengin çocuğu değiliz,
hemi de yeyicilere anafur vermeyi beceremeyoz kiyne
iltimas yüzü görelim” diye hayıflanırlardı
Körkülerden bir Mehmet Sakallı vardı
bir de arkadaşı, soyadı Zartıllı
herkesle ilgilenir, hal-hatır sorarlardı
sevimsiz ikiliden biriydi Halloş
ve çantası ufak-tefek,
Fatih Sultan Mehmet Han Usta
herkese göre de oldukça nahoş
kimse akıl erdiremezdi
bunca yıl “beklemeli” olmalarına
hiç ayrılmamalarına
hatta; ne konuştuklarına
birbirlerinin ağzına baka-baka
Kayıt Tarihi : 11.1.2007 16:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!