Köy - Kasaba derken; kasabada
talebelerin kaldığı kiralık odalarda “yüksel” gazocağıyla tanıştık yeni rakı şişesinden
haznesine biraz ispirto döker ateşleyip, bekler
ateşin bitmesine yakın pompalardık
bir-kaç kişi Almanya’ya gidince tüpgaz da geldi köye yıllardır “aygaz” diye tanıdık... ev sahibinin kileri, alet odası ve ahırının bulunduğu alt katta
sıkıştırılmış bir oda da
bir odada yalnız başıma
bahçede tahta baraka tuvaletim,
hayvanların hatılından su içtiği çeşmem dışarda
ev sahibim sekiz nüfusuyla ikinci katda
suyu mutfağında, lavabosunda,
bir de; su kesilirse diye,
yarım tonluk tankı vardı
her odasında, salonunda floresan,
merdiveninde karpuz lamba
ama; suya, elektrik giderlerine
yarı-yarıya ortaktık, “gardaş payı”
der
tahakkuk fişini gösterir
kuruşuna kadar alırdı
(sağolsunlar,
hiç değilse belediyeye kadar gidip yatırıverirlerdi)
ama onlardan geç yatmaya kalksam gönlü olmazdı
“-ders çalışırkana uyuya galısın”
diye ana şalterden kapatırdı, elektriği
“-uykunu alamazsan dersde uyuklarsın
eyi uykular yeğenim”
“-bu çocuk okur evel-Allah
deye her zaman derim” diye
söylenerek çıkardı
tahta basamakları
düğmeyi basınca ışık yanar, kaldırınca da sönerdi, her evin çeşmesi, her zaman akar her gün açık berber dükkanı, demirci hamam, lokanta, fırın, bakkal geceleri sokak lambaları,
hafta tatilinde de odun satıcıları, hamal
kendimi boyaynasında ilk defa dükkan camlarında seyrettim
“vay anası bee..
ben neymişim”
ceketim biraz uzun, omzum biraz dar
arka astarı çekmiş
kol astarı omuzdan sökük
çaktırmadan asılırım
gömleğimin yenleri ceketimden uzun
tepemde burgalaç bi durum
avuç içiyle bastırdım
gene dik yatışmamış
olmadı tükrüklerim
sabahçı, öğleci öğretim “adım attığın yer para duzağı”
çalışmak ve üretmek, yılmamak gerektiğini öğrendiğim her hal-u karda, para kazanılmalı
her hafta pazartesileri kasabanın pazarı erkenden hoperlörden pazar duası “-Ey yüce Rabbımız hayırsız ehliyaldan, faidesiz bilgiden sana sığınırız.”
herkes Kıbleye döner
en samimi dualarını eder
eller dua için açılır yüzler sıvazlanır
bütün müşteriler illa
-pazarlık - yaparlardı
ilk satış bir an evvel yapılır
“-kiminin parası
kiminin duası”
..
“-ve(r) hadi senin de gönlün hoş olsun”
..
“-para gazanmaz valla
maksat aya(ğı) n alışsın”
ve sefte parasını “-bereket ver Ya Rabbi! ” deyip
illa yere attırırlardı
alel acele yerden alınır sefte parası
sanırım rüzgarın hışmından korkarlardı
“-seftesi senden bereketi Allah’dan
işallah ayan uğurlu gelir”
bir an evvel diğer müşterilerle ilgilenmek için
parası alınandan kurtulmak gerek
“-hayrını gör bizim olan
bu fiyete aldığını deyvime”
“-olu(r) mu canım deyvirimiyin heş” diyerek
bir mennuniyet içinde
alel acele savıştırırlardı
başkalarından da bir siftah vurgunu yapma telaşı
hatta ilk seçici olma çabasıyla
“-hinci öylene ğalmaz bazar tavsır
döküntü seçinti almaktanısa
bi(r) an evvel demir tavında döğülür”
Kayıt Tarihi : 11.1.2007 15:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
1970'li yıllarda Yalvaç

Ya tezek sobasında eski dığanda aş pişirseydin?Yalavecin bağlarından topladığın çırpılarla yada
TÜM YORUMLAR (1)