Dar kuyuların poyrazında özlem devinir,
Tutuşan arzuların öncesiz yalnızlığında
Taç yaprağa düşü/veren çiğler tamamlar birbirini
Demler sevgiyi haykırışa dönüşmeden sesler.
Buğulu çay bardağına dökülen sevgi
Örgütler yalnızlıklara karşı direnci.
Görürüz ayrılık şarkılarının sinsi prangalarını
Daralan yüreğin düşe/yazan gölgesinde.
Sırrı atmış aynasında gizli duyarlıkların
Sarar hüzün dilimlerini günün makarasına,
Yakamızdan düşen lavların menzilinde
Çığlık çığlığa kararır gamsızlığın katarı.
Turunç soluğumuz üflüyor son surunu tufanların,
Mutların sarmaşık tünelinde kayıyor yalnızlıklar...
Yörüngesinde turlarken, yılgınlık dokuyor acılar,
Heves salıncağında destelenmiş yığın yığın sorular.
Hangi tomurcukta sevdalı yıldızların mevsimi?
Masal mı ansıma mı yelkensiz yokuşlarda savrulan?
Söylenceler kanıyor güzün soluk sığınağında,
Gecenin öksesinde hercai bulutlar küskün,
Çekeklere kızaklanmış öfkelerin uçları tuzlu...
Engebeli sessizlikte yutkunur heyecansız rüzgârlar.
Ayağımın altındaki kıpraşma törpülerken beynimi,
Asarım Van Gogh peyzajına vahaların körlüğünü...
Ay, mavi dağlarca bulutlara mahpus,
Bir rahvan koşu tutturur, şaşı yokuşlarda güneş,
Zaman havuzunda halkalanan dalgalar
Boyut atlatıyor her ivmede, esriyen suya.
Fırlıyor kırık anların şeytan uçurtması,
Takılıyor ebemkuşağının en mor ucuna.
Kayıt Tarihi : 21.12.2003 20:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)