Bir varmış bir yokmuş
Çokluk yokmuş, yalnızlık varmış
Yalnızlığı yalnızlıkla toplamış,
Yalnzılıktan ileriye gidememiş
Yalnızlığı yalnızlıkltan çıkarmış,
..
sinsi bir bıçak darbesi gibidir yalnızlık,
en umulmaz anlarda çıkar karşına,
hüzünlenirsin dalda kalmış tek yaprağa...
yıldızsız bir gece gibidir yalnızlık,
ay ışığının tesellisi de yetmez artık,
gömülmek istersin gökyüzünün karasına...
..
Kalabalığın içindeki Yalnızlık..Klişeleşmiş darmadağın yaralı edebi armağan…
Sessizliği tokatladığım zamanlardı…İçindeki sessizliğine gömüldüğüm uluslar arası yaralanmak daha bir zormuş..Ve bu sessizliğe küfür edermişcesine etrafımdakiler yaşamaya çalışırken sen..derinliğimde kavgalı yüsüz soğuk siyah çirkin karanlık paylaşımlar..,İnci tanesi gibi kabuğunda yalnız ve görkemli…Kalabalıktaki yalnızlık…İlk defa değil son defa da olmayacak..Algıyışlarımdaki tümörler tedavisiz paslı sessiz ve kanamalı gün be gün ölmeli sancısından kendini yok etmeli buralarda…özlemek öğrendim..özgürlük öğrenecektim, ama başka zaman dilimlerine armağan kaldı..Özgürlük sessiz özgürlük bir inci tanesi gibi yalnız ama görkemli..Özgürlük yanımda kal..Bakire bir yaşanmamışlığın koynundaydın..Koparldın tazeliğinden koparıldın! küçük bir kız boşluk ve arayışlarındaydın..şimdi türlü sevişmeler helal sana..Uykular uykular beni al…Beni uyuttt beni uyuttt beniiiiiii uuuuyyyyyu…..
..
Yalnızlık bir garip rüya
Üzerinde gri bulutlarıyla dolu bir dünya
Yürürsünde ayağın batar ya sanki çamura
İşte yalnızlık öylesine bir zor yolda
Umut edersin bakarsın da beriye
Göremezsin üzülürsün ya
Yalnızlık bir garip rüya
..
Yalnızlık bana aşık olmuş
Demli çay içersene bir keyif duyar beni görünce
Soğukta sarılacak bir kaban
Yahut bir gece mavisinde yakamozdur yalnızlık
Hasret beni sarmalamış yalnızlıkla
Bir o beni bırakmamış
Bir o beni anlamış
..
Seviyorum seni,tüm sevmemişlere inat
Yalnızlık dedim de, aklıma sen geldin
Yalnızlık dedim de, yağmur yağdı
Yalnızlık dedim de, dememiş olayım istersen
Hiç yalnızlığı katmayalım bu geceye
Kaç kişi var böylesi uzakta
Böylesi yakın
..
Yine yalnızlık düşmüştü payına.kimi zaman suskun,kimi zaman da çaresizdi.karanlık gecelerde elinde çayıyla yıldızlara bakmayı,onlarla hayal dünyasına dalmayı çok severdi.yıldızlara bakarken kendini kalabalık bir aile gibi hissederdi.ama şimdi yapayalnızdı.zamanında ona huzur veren,hayal kurduran karanlık gece şimdi düşmanıydı.sevmiyordu artık karanlık geceleri ve tavşankanı çayı.
Çay; her yudumda boğazına düğümleniyor,boğulacakmış gibi oluyordu.artık acıydı da tadı.eskisi gibi demliyordu,eskisi kadar atıyordu şekerini,ama acıydı işte…zaten hayatta acı değil miydi onun için.sonbaharda çırılçıplak kalan bir ağaç gibiydi.kimsesiz, yapayalnız.
Bir sabah erken kalktı ve dışarı çıktı.bir şeylerden kaçar gibiydi.etrafında silik gölgesinden başka kimseler yoktu.bir insan ya da bir köpek değildi onu kovalayan,ama o kaçıyordu.o her düşmandan farklı olan yalnızlıktan kaçıyordu.koştu koştu ve sonra bir sahil kenarında durdu.’’kurtuldum’’ diyordu kendi kendine.uzandı kumsala uyuya kaldı.bir sesle uyandı.dalgaların sesiydi onu yorgun rüyadan uyandıran.bir sağa bir sola baktı.şaşkındı.gece çökmüştü ve anladı yalnızlıktan kurtulamamış olduğunu.sonra karnından gelen isyan seslerine kulak verdi.çantasına elini attı küçük bir termos, cam bir bardak ve iki şeker çıkardı.zaman geçirmeden bir bardak çay doldurdu.bir çaya bir gökyüzüne bir gökyüzüne bir çaya baktı sonra hıçkıra hıçkıra ağladı.bir süre sonra çayın sıcaklığını hissetti teninde.irkildi ne olduğunu anlayamadı.saniyeler sonra fark etti çayın üzerine döküldüğünü.bir çaya bir gökyüzüne bir gökyüzüne bir çaya baktı.ne kadar da birbirine benziyordu.çayda gökyüzü gibi karanlıktı.ikisinin de ışıltısı vardı.birininki şeker diğerininki yıldızlardı.
O gece bütün nesneleri,yaşanmakta olan bütün duyguları çaya benzetmekteydi.hiç bitmeyen yalnızlığı da çay gibiydi.acı ve koyu.bir an çay bitince yalnızlıkta biter diye düşündü.sonra etrafına baktı,üzerinde yalnızlık yazılı binlerce bardak ve yudumlanacak binlerce çay gördü.anladı ki yalnızlık, her sonun başlangıcıydı.
..
YALNIZLIK
Çağımızın en büyük hastalığı,
Çoğunluk içinde olan yalnızlık
Herkes olmuş teknoloji alığı,
Çoğunluk içinde olan yalnızlık
..
Güvendiğim dağlara sırtımı veremedim
çıplak kaldım bir ovanın orta yerinde
yalnızlık, Nemrut dağında Kommagene Kralı
koklayamadım Ağrı Dağı'ndaki kekik kokusunu
ıslanmadım Van Gölü'nün iyotlu suyuyla
karışıverdim tarlalarına Çukurova'nın
yine de bilirim çiğ düşmüş sabahlarını Sümela'nın
..
kaç kere vuruldun yalnızlığın oklarıyla, çok mu yaralandın, çok mu acı çektin...
gözlerindeki bu acı; gaddar bir yalnızlığın aksi mi? oyuncaklarında mı bıraktı ellerini, okşanmamış saçların hangi rüzgarlara teslim.
rüyalarında bile yalnızlığın şarkılarıyla, kaç kere vuruldun...
çok mu canın yandı...
..
daha ten çıkmadan kentin dışına
başını alır da gider yalnızlık
kalabalıklarda yalnız başına
karanlık koynunda yatar yalnızlık
şekile kalıba oturmaz boyu
kabarır köpürür azar gün boyu
..
akşam çökünce sızlıyor yüreğim dalıp gıdıyorum oylece uzaklara bir buğday basağı görüyorum sallanıyor oylece pencereden dağları izliyorum yalnızlık ah işte bu yalnızlık bır balığın suya olan aşkıydı oysa sana hasretım duvarlar konuşmuyor işte neylersin gelmiyor bir türlü o beklenen gün ruhumun ızdırabını dinliyorum şimdi bir hicaz kopuyor yürekde derinden oysaki seni bir ana yüreğiyle sevmiştim öyle masun öyle saf öyle gaypten...
..
Yalnızlıklar birleşirse bir sevda
Yalnızlığa geri dönüş ayrılık
Mal mülk için devam ederken dava
Bir seherle günaydın der yalnızlık
İlk günlerde sorumsuzluk hoş gelir
Sonraları hayat bile boş gelir
..
yine yalnızlık sardı vücudumu sigaramın ciğerlerimi sarması gibi; yine hüzün vurdu gönlüme dalgaların sahile vurması gibi; yalnızlık ve hüzün kolay değil yalnızlığımın yalnızlığımı yalnız bırakmayan hüznümün bir sebebi var........... ne seni aldım nekendimi verdim sana tek çarem sendin oysa ki biliyordum ama sen benim için imkansızdın
..
Yalnızlık, ateş denizinde bir ıssız ada,
Kör zindanda dört yanı taş duvar,
Ayrılık rüzgarına takılmış umursamaz ıslık
Ve kuzgun sesinde korkuyla ürpermek
.
Yalnızlık, yüreği sızlatan sessiz çığlık,
Tanrı gibi tek olup da Tanrı olamamak.
..
iyi günlerinde gülüp geçerken
Elimden tutanı olmuş yalnızlık
Dostlarım var derdi kayıp düşersem
Vefalı tek dostu olmuş yalnızlık
Gönlüne dedi ki giy karaları
Saymadı içilen sigaraları
..
Yalnızlık yaşam şeklim, yalnızlıktır kaderim
Yalnızlık dört iklim,yalnızlık en büyük hünerim
Yalnızlık gizlim,yalnızlık saklım,yol gösteren fenerim
Biraz daha sabredin belki size dönerim...
Zaten yalnız değilmiydim dünyaya geldiğimde
Yaşarkende yalnızdım,kendimi bildiğimde
..
İçimde kanattığım çaresiz derdim dinler
Beni bana anlatır bana benzer yalnızlık
Katıp tozu dumana hazanda hüzün eser
Beni bana anlatır bana benzer yalnızlık
Sır olur hatıralar geçmiş günler aranır
..
Yalnızlık bence
Ne başkaldırmak, nede isyan etmektir
Ne teslim olmak, nede boyun eğmektir
Yalnızlık bence
Bir seçenek değildir, tercih edilecek
Bir mecburiyet değildir, kabullenilecek
..
Yalnızlık Hastalık Demek
Hayatın dayatmaları
Bizleri ne hale koydu
Zaman yalnızlık zamanı
Yalnızlık hastalık demek
..