yalnızlık,
• yıldızlar altında,
• sigara paketinin
• beyazına çizilen sevgilidir,
• düşlerimdir yalnızlık,
• paylaşımsız…
• yalnızlık,
..
SOKAK
Gecenin ağırlığı sokaklar üzerine gelip oturmuştu.Tek tük parlayan yıldızlar, sokakların çakılı bekçileri olan kaldırım taşlarının renklerini çözemiyorlardı.İkindi zamanı bulutların gözyaşlarıyla bütün caddeler ıslanmış, yer yer su birikintileri gecenin karanlığına dek bu yollarda saklanmışlar ve üzerlerinde misafir ettiği yolcu ayaklara bin türlü eziyetler çektiriyordu. Soğuk bir hava,gecenin yalnız yüzü,hızlı ve telaşlı karanlık adımlar bu sokaklarda cirit atıyordu… Bu kaldırımı ve sokakları arşınlayan adımlardan birisi de Yüzünde yılların yorgunluğu belli olan bu adamdı.Orta boylu,buğday tenli,kahve gözlü ve bakışları bir tebessüm içerse de gözbebeklerinden bir gizemin fısıltısı ve hüznün yansıması yüreklere gelip yerleşirdi.Çok şey yaşamış,çok şey görmüştü. Ruhu ve yüreği genç olmasına rağmen yaşı kırk olmuştu.Yalnızlık onun bir benzeriydi.Kim olduğunu bilerek yürüyen ve hep hesaplaşma muhasebesi içerisindeki bu adam,on beş –yirmi metre uzakta kalan ve ancak köşe başına varınca görebileceği çıkmaz sokağın iç taraflarından gelen avazlara dikkatini çekti.Siyah saçlı,etine dolgun ve gecelere meydan okurcasına kendinden emin bir kadın sağ sola küfürler savurarak bağırıyor, karşısında ve sağ solunda bulunan siyah giyimli birkaç adamla dalaşıyordu.Karanlık sokağın, karanlık yüzleriydi.Yalnızlığını peşinde gölge gibi sürükleyen bu adam,”dünyanın bilmem neresinde,bilmem hangi sokağında böyle gizli yüzler hep kol gezer” diye mırıldanmaktan kendini alamadı.Tek tük parlayan yıldızlar bu sokağa gelince saklanmışlardı.Gökte bir yıldız arıyordu.Bilmediği buydu.buraların semalarında yıldız olmazdı.Buralar hep karanlık hep karanlıktı.Çocukluğundan beri hep hayallar kurardı; hep yıldızlar altında yürür,ışık demetlerini savururdu göklere.alnı açık adamlar selam verirdi.Şimdi hayallerinden yoksun,dipsiz kör kuyuda kalmış gibi gerçeğin tam üzerinde yürüyordu.Bu sokak, benim kaderim olamaz; Bu sokak, bütün iğretilerini bende var edemez,düşünceleri gelip yerleşmişti ki; bu yalnız adamın, birden ayak uçlarına düşen ve renklerin bütününü kağıda bezemiş çirkinliğin resmine gözü ilişti.Bu sokak kirletmemeliydi,incitmemeliydi.Kadir-kıymet bilmezdi bu sokak…Eğildi ve ıslanmak üzere olan bu resmi avuçlarına aldı.Avuçlarında yer yoktu.Yoktu sanıyordu.Yüreğini avuçlarına alır gezerdi.Bir tılsım mıdır? Bir çocukluk hayali midir? Resim kendiliğinden yapışıverdi ellerine.Başını kaldırdı.Sokağın göz görmez ışıksız yamaçlarında bir ay parçası gibi resmin sahibi ışık huzmeleri gibi gözbebeğini iniyordu.Kağıda bütün renkler döşenmiş ve tabiat ananın bütün çiçekleri bezenmişti.Çirkinlik kendini hemen gösteriyor,resimle birlikte Çirkin Ayça ve portakal çiçekleri yalnız adamın avuçlarını yakıyordu…
“Yalnızlık kuvvettir” derdi.Yalnız olduğu zamanlar hep güvendeydi.bu sokak onun yalnızlığını yansıtırdı.Şimdi nerden çıkmıştı bu Ayça…Ay’dan güzel olan her şeye Ayça derdi.Tılsımı bozulmasın diye güzelliğin adını da Çirkin koymuştu.O anda, damarlarına taze kan yürümüştü.Tanrı gökten indirmişti bu karanlık sokağın,karanlık yüzüne bu çirkinliği.Yalnız adamın,bir kez daha burkuldu yüreği.Gönlünün bir yerinde saklanmış vuslat türküleri depreşmişti.Çirkinliğin şavkı gözlerini almış,kaybettiği dünyalarında bir filiz gibi yeniden doğmuştu umutları…Karanlık gözlerin karanlık sokağı birden silinip yok oluyor,artık ona beyazları çizmenin zamanı geldiğini söylüyordu.Yüreğinde yanan ateş onu ısıtmaya başlamış,bu karanlık sokağa artık ışık oluyordu.
-Sana gelirim.Adını yazdım çirkinim.Bu sokakta sana gelirim.Bütün karanlığı avucumda hapseder sana gelirim.Bir bulut akıyor yüreğimden artık korkmam karanlıktan,ölümden,bu seslenişlerle sana gelirim.Sokakta bütünüyle ışıklar yanıyordu artık.Karanlık sokakların karanlık yüzleri,çoktan göç mevsimine katılıp başka başka karanlıklara gitmişlerdi.Bu sokakta,çirkinliğin lambaları yanıyordu.Çirkinlik yağıyor,çirkinlik doğuyordu.
..
Sen de usandın değil mi dualarımın gözyaşı,
Tövbemin med-cezirinden, sabrımın selâmetinden
Ve gölgende taşımaktan bu musallasız naaşı?
Sen de usandın değil mi dualarımın gözyaşı?
Anlıyorum kaderine yalnızlık düşmediğini.
Biz, biz olamayız böyle, beni alıp gitmeliyim.
..
Yalnızlık
Yalnız kalmak değildir
Yalnızlık
Onca insanın içinde kendini yalnız hissetmektir
Yalnızlık
Seni kimsenin anlamaması
..
yalnızlık, sen hiç değişmemişsin
sen yaşlanırken sen hep aynı kalmışsın
zaman duruvermiş gözlerinde
o alaycı bakışların hala yerli yerinde
yalnızlık, sen hiç değişmemişsin
sana aşığım biliyor musun
..
Bin düğümle yalnızlık düğümlendi kalbine,
Aşkı çağır imdada tut at atabilirsen!
Dua dua yükselen kesik kesik çığlığa,
Kördüğümlü kalbini tut kat katabilirsen!
Seccadenin alnında bıraktığı iz kadar,
Nere sürsen yüzünü tut tat tadabilirsen!
..
Bütün bir zamanı yükleyip sırtına gitmek istersin bu şehirden.. Ama gidemezsin, tutar seni birileri yüreğinden.. Ağlarsın, bırak çek, git diyemezsin, çünkü tutar seni benliğinden..
Yarım kalmış şiirler, sözler, aşklar gelir aklına haykıramazsın sessizlik boğar seni tutunamazsın… Sessizlik ürpertir seni, kuytu köşelerden kalabalıktan kaçarsın, yüreğin titrer, dizlerinin bağı çözülür, kelimeler düğümlenir boğazında konuşamazsın…
Susarsın ve tutar seni yalnızlık kaçamazsın…
Öylece bakarsın hayata, olup, biten her şeye, ve hesap sorarsın, kendinden kaçarsın…
Cevapsız sorular yüklenir benliğine, yıldızlardan medet umarsın ve yıldızlar da kayar ağlarsın..
Tutunacak bir dal, sığınacak bir liman, sevgisine tutsak olacak bir yürek ararsın bulamazsın…
Kendinden korkarsın, ağlarsın…
..
Yalnızlık gemisine bindim gidiyorum
Gidiyorum senden uzaklara
Sen olmayacaksın yanımda ama
Hep aklımda olacaksın daima…
Yalnızlık gemisine bindim gidiyorum
Aklımda tek sen varsın
Ayrılığımızın sebebini düşünüyorum
..
Neden insan yalnız olduğu zamanlarda
Yalnız insanlarla karşılaştığı halde
Yine yalnızlıkları yaşar...
Yalnızlık mı zor...
Yalnız insanla karşılaşmak mı?
Matematik gibi birşey bu yalnızlık..
Tek başına da sıfırsın...
..
Yalnızlık gözlerimden akıp giden yaş olsa,
En sonunda tükenip biten bir savaş olsa,
Yaşanmamış bir aşkta geçikmiş telaş olsa,
Senin gelişinle kaçıp gitse içimden.
Yalnızlık geceleri kötü bir rüya olsa,
Ellerin söylediği anlamsız riya olsa,
..
Her gün akşam olunca,
Bir hüzün çöker yollara,
Kaldırımda çırpınan,
Daldan dala konan
Bir yalnızlık, bir de ben.
Milyonlarca yıldızdan
Kumsaldaki çakıllardan
..
yalnızlık
içini dolduran koca bir boşluktur;
boşluğu dolduran da kopuklukdur...
yani, yalnızlık adamı yabancılaştırır
anasına, babasına, kardaşına,
varsa karısına, çoluk çocuğuna,
yaşadığı topluma, dünyaya...
..
Her yalnizlik bir suskunluktur; olmayan bir yerde ve kimsesiz kalışlarda,aynalarda bile...
..
Umarsızca çoğul süzülüş
Özgürce mi sesizce mi...
Ya da bir...
Yalnızlık demiş
Bir iki üç
Sonrasızlık sınırsızcadaki sevgi
Ayçiçeği tarlalarında boşluk
..
Ağlarsan ağlayanın yanında olursan cennette gülersin, güleni ağlatırsan yalnızlığa itersen cehennemde feryat ederken bağırarak kıçını yırtarak sessizce feryat edersin yalnız kalırsın, ama anlayamazsın seni duyan olmaz, ne verirsen elinle oda gelir seninle.
Ağlayanı güldürmek bu dünyada gülmek için değil, ahirette gülmek içindir. Yani bir taşla dört kuş yakalamaktır.
Kaybolma karanlıkların koynunda, gönlünde olan sevgiden merhametten bir parça dağıt, yık parçala karanlıkları, ışıklar içinde gönüllerde huzurla yaşa.
Sen sustukça damarlarında yalnızlık haksızlık zulüm akar, sessizliğe ses olmak yalnızlığa düşene dost, zulüm yapanın suratına okkalı bir tokat sözle vurmak gerek.
..
''Dağ kokuyorsun’’ dedi adam,
Savururken kadın saçlarını..
‘’Seninde yalnızlık sinmiş üstüne git yıkan..’’
‘’O kadar kalabalık ki yalnızlığım,
Nereye dönsem kendime çarpıyorum’’ diye fısıldadı adam.
..
Hayatımda ilk kez birine güvenmenin boşa çıkmamasının hazzını yaşıyorum seninle. İlk kez kaygı duymadan yaşıyorum aşkı, ilk kez huşu içinde başlıyorum güne. Kimi kullar şanslılar benden, onlar bunu her sabah yaşarken, ben bulunduğum anı içimde yaşatacağım günlerce. Ama olsun, bu bile ayrı haz verecek senli olunca bana. Sadece tek korkum, uyandığım bir sabah içimin seninle dolu olmaması. Senli yaşadığım en güzel rüyalardan sensizliğe uyanırsam eğer, nefesim bu bedende son bulsun.
Hayata dair her kelimenin anlamı sen, her yolun sonu sen, her hayalin özü sen, sen, sen… Sarı sarhoşluğum, maviş uğurum, alnıma düşmüş kaderimin yamacına inat en belirgin yazım. Yüreğimdeki ihtilallerin kazanma ihtimaliyle bekliyorum seni her hücremle. Mavi gözlerinle her temasta içimde oluşan depremlerin yarattığı dalgalarla boğuşarak bekliyorum dönüşünü. Çünkü; gözlerinde güveni, omzunda huzuru, ellerinde sıcaklığımı buldum.
Bana bakarken yüzündeki gülümsemen hep yüreğinden gelsin tatuşkam. Çünkü sana bakıp, her canım dediğimde canımda bir parça daha can oluyorsun. Kalbimin ritmi, ciğerlerimin oksijeni, beynimin her hücresi adamım. Soluksuz hatta hücresizde kalsam, sensizlik kadar yakmaz içimi. Kalbim susarsa canım çok acır aşkım. Kalbimin şehri sensiz kalırsa canım çok acır.
Ama, bitecek bu senli rüyam, yine yalnızlık ve hasretin benimle olacak. Kara dikenler batacak ruhuma her daim. Yine de; tüm yalnızlık ve hasretinin acısıyla kara dikenli anlarda da olsa özlemle bekleyeceğim seni. Çünkü; bizi yaşatacak tek gerçek, adı batasıca özlem bunu biliyorsun. Özlemlerimiz katlayacak sevgimizi çünkü buna ELİMİZ MAHKUM.
..
Sevda ektim kalbime, yalnızlık biçiyorum
Kadehime doldurdum, gözyaşım içiyorum
İzim bile kalmadan, bu aşk'tan geçiyorum
Sevdanın yollarından yalnızlık içiyorum...
..
Yalnızlık
Bir garip yoksunluk.
Beklemekten, özlemekten
Seni seviyorum diyebilmekten…
Yalnızlık
Yemeğin tuzu gibi,
Şekersiz çay gibi…
..
söyle yalancı yar
bu ayrılık neden
bu yalnızlık bitmeden!
ölümdür acısı dinmez
en yaman ayrılık
tek başına çekilmez
..