Yalnızlık
Başa Belamısın
İçe Korkumusun
Yoksa Sahiplenenmisin
Sen Nesin Yalnızlık!
Çek Git Başa Belaysan
..
YALNIZLIK
Sensizlik, akıtır gözden yaşı
Hasretim bitmez geceler boyu
Herşey unutulur kolayca
Ama yalnızlık
..
Yardım istiyorum,
Ellerimi uzatmış.
Birinin soğuk yalnız ellerimi,
tutmasını istiyorum.
Etrafım kapkara,
sonsuz bir boşluktayım.
Adı da yalnızlık,yalnızlık...
..
Ey yalnızlık, en kadim, en vefakâr, en sadık dostum benim, can yoldaşım. Fırtınalar içinde geçen bu sefil hayatımda ne zaman bunalsam ve ne zaman kopmak istesem bu dünyanın dağdağasından, hay huyundan, zulmünden, sığınacak limanım oldun sen benim.
Seni görmediğim, sana aldırmadığım zamanlarda bile hiç şikâyet etmedin benden.
Sessizce köşene çekilip bir derviş gibi, sabırla fark edilmeyi bekledin.
Yenilgilerimi sırtıma vurup her yeniden sana dönüşümde de hiç sitem etmeden o saygıdeğer hoşgörün ve sessizliğinle sarıp sarmalayıp, yüreğine bastırdın beni. Sevgili dostum, can yoldaşım, huzurum…
..
Ve birden aklıma geliyor bir çocuğun masumiyeti gibi bakan o bağışlanması güç olmayan şehvetle aşk damarlarımı kabartan gözlerin. Aklıma düşüyorsun birden dar ağacına asılmış bir suçlunun altından zamansız ve büyük bir gürültü ile kayan tabure gibi, Ölümü bekleyen fakat henüz erken olduğunu düşünen suçlunun masumiyetini anlamaya çalışan sinsi rüzgar gibi.Denizin üstündeki o asi dalgaların kıyıya şevkle savurduğu serin mavi sular oluyorum birden ilk o sularda öpmüştün beni. ve sen diyorum sessizce ama içimde isyanlar kopuyor ’Şeyh Sait isyanı da’ kim oluyor biraz daha bastırılmasa ’sen, ben, O’ arasında üçüncü dünya savaşı başlayacak sanki.
Bazen affediyorum seni, sırf o martıların hatırına affetmeyecek gibi oluyorum da birden kabarıyor deniz, ceketimden tuttuğu gibi fırlatıyor beni hayallerimin en dibine, işte o zaman nazı çekilmez bir çocuk gibi oluyorum, bana da hak vermek lazım almasalardı seni elimden diyorum almasalardı böyle hoyrat bir yalnızlığa yelken açar olmazdı kollarım ve gökyüzünde beliriyor birden suretin bak sevgilim o bedenleri küçücük Kolibri kuşları göç ediyor sıcak iklimlere, sende gel sevgilim gittiğin o yabancı ellerden zarar gelmez benden sana bilirsin öyle severdin ya beni iyi niyetli sevgilim diye. Gel hadi sessizce büyük bir gürültü yaparak gel.
Gözlerim desen evet gözlerim ülke sınırları içinde en uzun nehir olan Kızıl Irmak’a taş çıkaracak cinsten ağlıyor uzunluğu binlerce dünyayı kaplıyor sanki. Sen gittin ya gidişinden beri tutturmuşum bir yalnızlık parçaları yokluğunu da avutamıyorlar ha avutabilseler gam yemeyeceğim hani. Neyse sevgilim nerede kalmıştık?
Gözlerinde demi ah nasıl da unuturum o masumiyeti simgeleyen dalından koparılmış taptaze iki çift zeytin sanki. Gittiğin beri böyle saçmalıyorum işte sevgili bazen gel diye yakınıyorum bazen kal gittiğin yerlerde diye bakma işte bana. ah şu yalnızlık var ya insana neler yaptıracağını bilemiyor işte.
..
Yalnızlık kötü bir dost, hırçın bir sevgili,
Sadece ister, hemde hiç durmadan,
Her isteği biraz daha köşeye sıkıştırır zavallı yalnızı.
Yalnızlık kötü bir dost, hırçın bir sevgili,
Hep kendini düşünür, sadece kendini,
Geride sessiz, suskun bir yalnız kalır.
..
yanağımdam süzülüyor, yalnızlık
karanlık ve soğuk, şimdi
yatağımda, baş ucumda, aynı yastıkta,
yalnızlık göz kapaklarımın ardında.
yağmur olmuş yağıyor.
bu gecede
..
Bir ömrün doruğuna yağan
Kar taneleri................
Ve bile isteye seçilmiş
Bir yalnızlık....
Bir yalnızlık......................
18.04.2002
..
adı 'i' harfi ile başlayan bir kadına...
artık bu senin için son yazı.sana benden gidecek başka kelimeler yazılmayacak.mutluluk bir zamanlardı diye hatırlarız andığımızda birbirimizi.belki gün gelir bir cadde başında karşılaşırız ve hiç tanımıyormuş gibi geçeriz.ağladın...ağlamana hiç bir zaman dayanamazdım...dayanamadım.şimdi hoş geldin hüzün...hoşgeldin yalnızlık...bayan yalnızlık...sokaklarda ki çocuklara bakınca beni hatırla.Anlamadan hiç bir insanı yargılama bunları bir öğüt olarakta alma sadece içimden geldi.öylesine yani...
Artık şunu çok iyi biliyorum bugulanmış camların arkasından gelen yıllar farklı olmuyor.Ayrılık çanları çaldığı zaman en fazla için sızlıyor gidenlere alışıyor yüreğin...alıştırıyorlar....
Artık senin için bir yazı yazılmayacak aslında hiçbir kadın için yazılmayacak sadece yalnızlığıma...sadece kendim olan bana.evet seviyormuş insan...kaybettikten sonra kazanabiliyormuş,kazandıktan sonra kaybedebiliyormuş.yaşam bu döngü içerisinde varoluşumuzu simgeliyor...kızgın değilim sana ve olmayacağım.herşey için minnetarlığımı sunarım.sevdiğim için seni kimse benim gibi sevemeyeceği için teşekkürederim...bu yazı sana yazıldı ama bütün yayın hakları yalnızlığıma aittir...adı i olan kadının son fotoğrafı çekmecede duran parfüm kokulu mektubun içindedir...
..
Ömrümün en karanlık gecesindeyim.
Her yanım yalnızlık
Ellerimi nereye uzatsam senin ardından kalanlar
Ve gözümün gördüğü her şeyde senin izlerin.
Konuşmaya başladığım da, ilk kelimem senin adın oluyor
Sonuncusu ise yalnızlık.
Kulaklarım bir şarkı duyuyor zaman zaman
..
Ellerim, gözlerim ve yalnızlık
Bir bütünler şimdi
Bir yarımı paylaşıyorlar
Diğer yarım ise sana ayrılmış
Ellerim, gözlerim ve yalnızlık
Bir bütünler şimdi
..
BAKİ KALAN
Bir yalnızlık deryasında yüzüyorum
yalnızlık; insanların yokluğu değil ki
yalnızlık: sevdiğinin yokluğudur
bir uçurum kenarında duruyorum
uçurum dağın tepesinden
dibe düşmek değil ki
..
Yalnızlık çoğu zaman etrafıyla değil, kendi iç dünyasıyla ilgilidir insanın.Kendisine duyduğu yabancılık ölene kadar terk etmez onu...Taa ki, kendisine ait pandorayı açmayı göze alana kadar.
..
Öyle bir dağıttın ki giderken.. ne senden sonra toplayabildim içimi, ne de bir başkasının toplamasına izin verdim.. Duvarlar ördüm etrafıma, kimsenin aşamayacağı kadar yüksek, yıkamayacağı kadar sağlam..
Hep yalnız kaldım o dört duvar arasında. Yalnızlığı da iyi tanıdım bu arada.. Zaten bir süre sonrada en çok yakışan şey oldu bana.. Hiç ayırmadım yanımdan, nereye gitsem yalnızlığımı da aldım yanıma..
Eskiden en çok korktuğum şeydi yalnızlık.. Yalnızlık zor derdim tek başıma yapamam derdim.. Ama galiba yalnızlığı sevmek için önce hakkını vermek lâzım, hakkını verebiliyosak yalnızım demek lâzım...
Ben gittiğin günden beri.. "Yalnızım.."
..
Ayriligin sebebi yok
Ayrilik da yalnizlik gibi
Zaten yalnizlik, ayriligin cocugu degil mi
Sen'den ayrildim ayrilali
Yalnizligimla bogusuyorum
..
Bir iç yangının pırıltısını geçiriyorum şimdi defterimin yapraklarından birine… seni geçiriyorum içimden..ve törpülenmeyi bekleyen dakikaların acısını taşıyor içim…ve yine köpürüyor bende ki yalnızlık…hissettiriyorsun kendini yalnızlığıma.. incitiyorsun.. kırık göz kapaklarının her kapandığından yüzüme sindirdiği göz yaşını yolluyorum… ellerini koysana kalbime… bilsen ki eğer neden çırpındığını.. bilsen içimdeki seni… sensizliğin o yıllanmış titreyişini… hızlandırılmış bir filmin… reyon oyuncusu gibiyim bu gece…yine..başkalarının dilinde ismin.. hani başkasında duyduğumda içimden köpüren sen varya..sen olunca başkalarının dilinde.. köpürüyor içim..yeniyor etlerim cımbız cımbız çekiliyor organlarım…içim sensin’leri sayıklıyor… her şey sensin..aşk…acı..kırık..dökük ne varsa sensin..… kalbin acıdığını anlıyorum… sesim değişiyor..düğüm olan bir boğaz.. ve üstüne üstlük sen… seni irkiliyorum yalnız sandığım gecelerimde..rüyalarda görülen seni istiyorum…biten zamana kalan… ve çıban çıban kalbime çakılan.. seni…hıçkırıkların duyulmaması için uğraşmıyorum artık… bağıra bağıra bağırıyorum seni… içime çektiğim o zehrin sen olduğu içindir belki bir türlü kendime gelemeyişim…her terlediğimde gözlerimden geçtiğini bilmeni istedim..seni istedim..bir kolpa kırgınlığın kuyusunda depreşiyorum… atmak gelmiyor içimden seni.. ateşte tutulan el gibiyim…içi sen dolu bir damla göz yaşı döksene ellerime… uyduruk bir sevginin kalemiyle yazmıyorum...bir ihtişam ki içimdeki… doya doya dökemiyorum.. seni şu kahrolasıca kağıda…kırgınlıklarım seni daha derine batırıyor içimde… bir ara kırılan kin duygularını söyle bana… belki ismim geçer o tek an girdabında…ruhumu benimle bırakmayan ve sevgimin kuluçkaya yattığı sen…. Ah sen bir klişe ahkamında bu yalnızlığın incitici sivriliğini iliklerime kadar hissettiren ah sen… sabıkam sen dolu… habire gidip geliyorum senin şehirlerinde…bir daha geçiyorsun allı pullu kalbimden… habire tekrarlıyorum seni…o masum gülüşünle tekrarlanıyor bu içsiz hayatım…bak gözlerimde ince derdin hayatından gelen baş belası yalnızlık…kendimi bilmek istemiyorum.. istesemde…bu kalbin ürpermesinden arıyorum seni..ve sesini içime kilitliyorum… seni anlatsın diye..beni yalnızlığımın dizelerine kurban etme Kendimi hep bir düşünmüştüm.. şimdi yine birim ama senim... kendim bir cehennemin en haviyesiyim…bildiremedim mi? En sen olduğumu… en seni kurduğumu… bir hayalperest yüz asıklığıyım..ve şimdi ben Gecenin bir yarısı son ısmarlanan sıcak bir sen için... Eski püskü bir cezve de 40 yılın hatırına pişiriyorum. Sana olan acıyı..ve ben içmeye başladığımda sensizliği... Imkansızlık istiyor sana olan öylesine olmayan sevgiyi... Ve ben ilk olduğum yerde can kahvehanesinde buğulu camların dibine oturmuş. Geceye karışan caddelerde senin geçeceğin anı bekliyor..ve sigaramın dumanıyla boğuşuyorum...
..
Yalnızlık bilimi ile uğraşıyorum bu aralar.
Sadece kendi başıma avunmaya çalışıyorum
Ve anlıyorum;
Kendi başına yetemiyor insan,
Yanında bir can bir kan arıyor
Sevdiğini arıyor annesini arıyor.
Anlıyorum seni ey yalnızlık
Ey ulu, suyu bitmeyen deniz,
yalnızlık anlıyorum seni.
..
Höpür höpür köpüren deniz dalgalarını
Yan durup göğe yağmur yağdırırcasına patlatan dalgakıran
Gücünle senelerce orda gurur abidesi gibi durdun
Bil ki bu seninki sadece garip bir yalnızlık,
yalnızca yalnızlık
15.11.2005
..
Derlerki en güzel eserleri yalnızlık seçer.
Öyle bir-iki günlük değil ama, koyu yalnızlık.
Gün biter, gece geçer, hafta olur, hatta bahar olur, sonbahar.
İstersin veya istemezsin, dökülür kelimeler.
İstersen kolay olur, çok kolay ve çok basit.
Ama en güzeli; seviyorsan, gün sayıyorsan,
Yani rahatsan, bitecekse ayrı geçen saatler, bitecekse yalnızlık biliyorsan,
..
Yalnızlık nedir,
Nasıl bir şeydir,
Bilmiyordum.
Aslında kendimi kandırıyormuşum,
Anılarımı kandırıyormuşum,
Hayatımı kandırıyormuşum.
Yalnızlık nedir? Dendiğinde,
..