Duymaya çok alıştığın sesler belirginleşir dönem dönem.
Aldığın nefes, kulağını tırmalamaya başlar.
Sessizliği duyarsın, hayat olduğundan da fazla yavaşlar.
Eski televizyonların karıncalandığındaki his gibidir sessizlik.
Konuşulmayan kelimelerin, tasvirsiz hislerin, bırakılan izlerin,
Aynı kara kutudaki iletilmeyen sinyalleri gibi, anlamsız hissizlik.
Ne kadar müdahale etmek istesen de, anten bozulmuştur birkere.
İstediğin kadar kanal değiştir, karıncalar için nafile.
Kitap oku mesela, sayfalar hışırtıyla karşılık verecektir sana.
Su içtiğin bardağını ne kadar yavaş koyarsan koy, kızgındır masana.
Bambaşka bir ruh haline sokar seni.
Sorular sorarsın, anlamlar yüklemeye çalışırsın yaşama.
Hayatını gözden geçirirsin. Aşama aşama.
Peşin hükümlerin olur herkes gibi.
Yaşayıp yaşamadığından emin olmasan da çok emin konuşursun.
Barışmışsındır kendince kucakladığın yalnızlığınla.
Ve dersin ki: "Yalnızlık, kendine dönebilmek ve hayatı yaşamaktır"
Oysa yalnızlık yaşamak değildir ancak yaşamak, yalnızlıktır.
Kayıt Tarihi : 11.8.2022 18:33:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!