sigaramı yaktı yanımda sırt üstü uzanmış çocukluğum,konuşmaya başladı sonra,içini bir yılanın zehiri gibi içime akıtarak.bende yazmaya başlıyorum,sadece usulca ağlayarak yalnızlığıma...
gidişine ağız dolusu bir küfür savurup,dişlerimi sızlatan yağmursuz bulutların gölgesine bırakıyorum dolmuş yüreğimin bütün boşluğunu.sen sayki; hala adınla başlayan şiirler yazıyorum...sen sayki; bütün çıkmaz sokakları yüreğimin sana çıkıyor...ve sayki; yüreği elinde koşan o mutlu çocuğun yüzü hala gülüyor...
yüzünün yanılmışlığı var artık ellerimde,yüzümde yüzünün yanılmışlığı,birazda ağlamışlığı soğuk gecelerimde.artık görmeyek kadar kör olamıyorum yada duymayacak kadar lal.yersiz bir renk gibi beklerken baharın müjdesini,en siyah renklerin matemiyle soldurdun beni.bu kefen dar geliyor,teninin kokusunun sinmişliği varken tenime.dar geliyor,giderken son kez dokunduğun gözbebeklerime...
otopsisi yapılmamış bir ölünün morgdaki en soğuk saatleri kadar yalnız ve kanamalı bir şiire asıyorum kendimi.bir ölüme kaç şiir sığarsa,bir şiire o kadar ölüyorum...
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar
Seni düşünürken




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta