Yalnızlık-tekrar-ı hal

Ahmet Cemil Atay
196

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Yalnızlık-tekrar-ı hal

Yalnızlık

Bir kırık mızraptan yayılan melodiler ağlaşmakta pınar başında
Ellerinde kafa tasarlından testiler ölü bedenlerine aldırış etmeden kemikten kadınlar oynaşmakta
İklim cehennem –pınardan akan cennet hayalinden bir bulanık şarap
Eller başlarda ve yukarıdan yağmakta günah, kırık dizler ve kambur üzere secde halinde erler harap
Tebessüm cehennem ışıltısından sızıyor ve an kaynatılıyor katran katran
Gelinler kefenden duvaklarla ve sadece dişleri ile ölüm ardına ağıt yakmaktalar
Kıskançlık iliklerine işlemekte çeşme başındaki ölüler evinden gelenlerin
Tıkırtılı bir melodi halinde kemikten yollardan sendeleyerek geçmekte çocukluk yılları
Ve ardında bir uzunca gençlik, dilinde bir ıslık, gözleri mahremlerde kalmış boş oluk
Elinde bin bir gece masallarından bir aşk tohumu, kana bulanmış bir sayfa son soluk
En ardında iki kalça kemiğinden bir asa ve balçıkla sıvanmış yüzünde pörsümüş günler
Zilzurna sarhoş bir ihtiyarlık, Alzheimer, çocukluğunun peşinde halen ölüce moruk
Tıkırtılı dişler korosu arkeoloji müzesinin bahçesinde ölüler evinden türküler mırıldanmakta
Hayaller yüklü gemiler son surat yoldalar ve İskenderler, Cengiz hanlar ve Fatihler de bu diyarda eğleşmekteler

Şehir

Ölülerden cesetler sokak sokak hayat peşinde aylak bir ritimde koşuşurken
Bir umut doğmuşken şehre yeniden bir yalancı güneş suretinde
Bir dilim ekmek ve şarap ise istenilen kapıda dikilmiş keşişten
Ve köşe başından dönen müezzin kendinden habersiz felah fısıldıyorsa
Meyhaneci haram diye sakileri boğdurup bütün fıçılara zemzem basıyorsa
Köşe başındaki dilenci Çingenelik dileniyorsa katran yüzünden gülücükler sunan kadından
Şehir sessizce çiziyorsa kaleminden gidecek kellelerin idam sehpalarını
Bir ince melodi akarken şehrin koynuna aralık pencereden piyano ve keman sevişirken
Kanun neye soyunurken ve saksafon şehre sokulmuşken üflüyorsa nefesini şeytan
Kayıp çocukların peşine düştüğü bir kavalcı edasında gülümseme buluyorsa kendine
Toprağın üstünde örtü beden bir limana doğru koşuyorsa tutunmak için bir sala
Sonsuz pınarların buluştuğu uçsuz bucaksız diyarların hayaline bir ağıt yakıyorsa
Ölüler diyarından bir koro başlı başına ve halen güneş doğuyorsa karanlık karanlık
Gece olmadan ay şehrin tepesine biniyorsa –mehtapta ağıtlar varsa aşka dair
Yalnızlık bir kelimenin ucunda asılmış ve hayat boynu bükük susuyorsa inceden
Ölümün tebessümü ruhlardan kıyafetlere bürünmüş sonsuza el uzatıyorsa
Sırtında kambur insan suretten surete akıyorsa aldırmadan –
Kubbe altında ne oluyorsa her şey senaryodan.

Ahmet Cemil Atay
Kayıt Tarihi : 18.6.2010 12:10:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Cemil Atay