Yalnız kalbler senfonisi, günün her anında yağan sevgi yağmurlarından bir damlasıyla dahi ıslanmadan bir şekilde yalnız kalabilmeyi başarabilmiş kimselerin gecenin geç bir saatinde melankoli fırtınalarında savrulurken dinledikleri, hüzün notalarıyla yüreklerini titretirken istemeden dahi olsa burkulmuş, kırılmış yürek hanelerini harekete geçiren ayrılık ve yalnızlık güfteleriyle göz kapaklarında deprem etkisi yaratırken gözyaşlarını sele çeviren kimbilir belki de yaşanmışlıkları hatırlatan şiir dizelerinin etkisiyle de hıçkırık seline boğulan insanların dinledikleri müzik parçalarına verilen ismin genellemesidir.
Sebebi her ne olursa olsun sevgiden sınıfta kalmışların, kendilerini ama bilerek ama isteyerek hasret okyanusuna salarken ve bundan adeta mazojistçe hazlar duyarak belki bir elinde içkisi diğer elinde sigarası ile havaya üflediği efkar dumanında boğulurken, dinlenilen yalnızlık senfonisine çığlık çığlığa eşlik ederken belki kalblerde var olan sevgilerini gizlemenin acısıyla ya da inadına yaşanan bir ayrılığın sancısıyla kimbilir belki de mazide yaşanan mutluluklara duyulan özlem kırıntılarının sonucu döktükleri gözyaşlarının genel adıdır melankoli yağmurları.
14 Şubatta bir tek kırmızı güle bu kadar mana yüklemenin anlamsızlığında boğulmak nedendir? Nedendir dillerimizin lal olması? Korkuyor muyuz sevdiğimize sevgimizi söylemekten? Onun gözlerinin içine bakarak, “hayatıma renk kattığın bir mana kazandırdığın için teşekkür ederim. İyi ki varsın ve iyi ki benimlesin. Artık o kadar eminim ki sen olmadan bir yanımın eksik kalacağından. Beni tamamladığın için teşekkür ederim” demekten bizi alıkoyan o sadist duyguya esir olmak nedendir?
Sevdiğimizin merkezine kendimizi yerleştşirerek biz onun için bir mum gibi erirken onun da sadece bizim kendi etrafımızda dönmesini istemekten alıkoyan duygunun adı ne olabilir?
Nedir bizi alıkoyan aşkın matematiğini yapmaktan. Ve aşkın matematiğini yaparken neden diyemiyoruz ya da seslenemiyoruz sevgilimize, “Beni kendinle toplayabilirsin. Bir artı bir eşittir bir yani iki beden tek ruh. Beni senle çarpabilirsin, bir çarpı bir eşittir sen ne kadar istersen yani sevgimizi meyvelerimiz çocuklarmızla çoğaltabiliriz. Beni kendinle bölme, iki bölü bir eşittir biz çünkü bölünen her parçamda sen olacaksın, bil. Beni senden çıkartmaya sakın kalkma, iki eksi bir eşittir sıfır yani ben sensiz bir hiçim”.
Hani bir parçasında diyor ya Teoman, “Çok kadın hiç kadındır”. Bunun tam tersini, “Çok erkek hiç erkektir” şeklinde söyleyerek fahişeleşmiş ruhların sevgi yağmurlarından nasibini alamayacağını da unutuyoruz. Ve mutlu bir gelecek beklentimizi, kurduğumuz yalan hayallerle avutuyor umutlar yeşersin istiyoruz yarınlara. Kimbilir bir piyango alır gibi umutlar satın almak istiyoruz yarınlara. Ama unutuyoruz hayatın bir kumar olmadığını. Unutuyoruz ne ekersek onu biçeçecğimizi. Unutuyoruz sevilmek için sevmekten başka seçeneğimizin olmayacağını...
Susuzluktan kurumuş çorak topraklar gibi çatlak hale dönmesinden korktuğumuz kalbimizin sevgi yağmurlarında susuzluğunu gidermesinden de korkuyor muyuz acaba..? Sevgilimizin yanından her ayrılışımızda bu ayrılığın son olmasını diliyor ve onu kaybetmekten ona geç kalmaktan korktuğumuz hiç oluyor mu acaba..?
Sevdiğimiz yanımızdayken ona sarılıp onunla birlikteliğin mutluluğununu doruk noktada yaşamak varken kendi köşelerimize çekilip elimizde teknolojinin harika aletleriyle sanal alemin uçurum yalnızlığında kaybolurken acaba farkında olabiliyor muyuz sevgilimizden kalben uzaklaşırken sevgimize bir ihanet hançeri de kendimizin atığının...
Bugün 14 şubat sevgilier günü. Bugünün benim gözümde hiçbir anlamı yok. Çünkü ben sevdiğimi bu gün için sevmedim. Ben sevdiğimi bütün ömrümü vermek için sevdim. Dilim, seven bir kalbim ve kalbimin duygularını hayatı sebebime sunacak gözlerim varken ve vucudumun her bir organı sevdiğime lal olamazken (olacaksa da ona sahip olabilmenin mutluluğu ve heyecanıyla olur) ben neden bir kırmızı gül parçasının manasızlığında boğulayım diyebiliyorsanız ne mutlu size.
Hiç kimsenin yalnızlık senfonisi dinlerken melankoli yağmurlarında ıslanmaması ve herkesin kalbindeki sevgiliye ulaşması duası ile selam ve saygılarımı sunuyorum...
Seyit Burhaneddin KekeçKayıt Tarihi : 10.2.2014 13:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!