Yalnızlık Rapsodisi Şiiri - Atilla Güler

Atilla Güler
465

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Yalnızlık Rapsodisi

I

bezgin ayak sesleri
bir adamın
boşluklara düşmüş
çınladı ıssız sokakta

ayazında gecenin
miyavladı kara bir kedi bir diğerine
gerilmiş ayakları üzerinde
hazır parçalamaya/kan revan

bir köpek
öfkeli adamakıllı
havladı ardından hızla geçen bir arabanın
kayboldu sesi tekerlerin arasında

bir bebek
uyurken sıcacık odasında
yapayalnız...mışıl mışıl
derin düşler diyarında
başladı ağlamaya aniden
koştu sessiz adımlarla uyku mahmuru anne
kucağına alıp bastırdı kendi sıcağına…göğsüne
sardı annesini benliğinde bebek…sustu
kalp atışlarının melodisinde dinledi sessizliğin melodisini
...sustu

II

ıssız sokaktaki yalnız adam
bağırdı/haykırdı geceye öfkesini
ağladı katıla katıla
kendine sarıldı yorgun...bitkin...üşümüşçesine...

gece çalmaya başladı
tükenmişliğinde adamın
o bildik melodiyi(!)
yalnızlık rapsodisini

III

yırtık bir defter sayfası
havalandı yerden
kargacık burgacık bir şeyler yazılı üzerinde
uçtu yumuşacık...kayboldu bilinmezlerde...

gözlerine adamın/doluştu toz parçacıkları iğneden
kızardı...sulandı...bir damla yaş süzüldü
kapadı göz kapaklarını rahatsız
dayanamayıp acısına

dilinde o melodi/hafif bir titremeyle
sallanmaya başladı usulca
bir sola...bir sağa
sola...sağa
dönmeye başladı olduğu yerde sonra
yavaş alabildiğine
kendinden geçmiş
kulağında sarhoş edici tınısı üflenen neyin
bir semazen gibi
göğe uzattı ellerini
çekti kopardı bir yıldızı yerinden
bırakıverdi onu sonra
alev alev...yangınlar içinde elleri

bir kadına dönüştü yıldız
yaklaştı adama…usulca
gözlerinde tüm dişiliği...sımsıcak sardı adamı
kolları arasına
kıvrak bedenini sardı adam kadının
yüreğine koydu sıcağını...inceliğini
iyiden iyiye!

dans etmeye koyuldular...doyumsuz sevilerle

bir başka yıldız...aktı...düşüverdi
yakınlarda bir yere
bir başka adam belirdi düştüğü yerde yıldızın
kadından ayırdı kollarını yalnızın
öfkeli...tehdit dolu şimşek şimşek gözleri
aldı götürdü kadını
gecenin kapkara yorganında/ulaşılmazlara

yalnız...kolları kendine sarılı
kulağında/tükenmişliğine çağlayan o bildik melodi
...nota nota
sürdürdü dansını...daha önce hiç yaşamadığınca

alabildiğine uzak gözlerden
kollarını açtı her iki yanına

yalnızlık rapsodisini haykıran
üzerine gerilmiş
koyu lacivert gecede
döndü...döndü...döndü

IV

ceketini fırlattı önce
kravatı...gömleği...
attı herşeyi gelişigüzel
tek...tek
kalakaldı anadan üryan
duyarsız…soğuğa karşı,

yandı...tutuştu birden
koşma istemiyle dopdolu
...koştu…koştu...koştu
...yorulmaksızın
sahip olduğu olanca hızı bacaklarında
koştu kendi seçtiği yöne

bir iki damla yağmur çiseledi ardından adamın

ışımaya döndü gün
döküldü son notaları rapsodinin
dipsiz bir sessizlik çukuruna düştü dünya
kendini denize bıraktı adam...masmavi

her kulaçta sıçrayan su damlalarında
yepyeni bir melodi çalmaya geldi gün
şehrin üstüne bestelenmiş...kalabalığın karmaşasında çağlayan
çılgın bir senfoni

Atilla Güler
Kayıt Tarihi : 19.11.2005 12:46:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Atilla Güler