Yalnızlık Ormanında Kaybolmak… (Denemele ...

Suat Tutak
256

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Bugün benim doğum günüm gönül… Duygularımın yalnızlık ormanında kaybolmuş durumdayım. Gözlerimde birikmiş hasret gözyaşlarım, ilkbaharın bereketli yağmur bulutlarından boşalacağı anı bekleyen, yağmur damlaları gibi. Bir hüzün var içimde hasretle karışık… Biraz buruk, biraz acılı, biraz da hüzünlü. Doğum günleri bana hep böyle hüzün verir. Birazcık da yüreğimi acıtır… Canımın içi, sen de yoksun şuan yanımda. Kabarıyor yüreğimdeki acı, tutuşuyor… Sanki orman yangını başlıyor içimde. Alevler sarıyor benliğimi. Alevler sarmış ormanımın dört bir yanını. Cayır cayır yanıyor tenim, vücudumun en ücra köşesi… Gözpınarlarımda irileşmiş, akmaya hazırlanan yaşlarım… Düşünüyorum; ne zaman geçiverdi onca yıl? Altmış üç yıl bitmiş, altmış dörde adım attım az önce… Biliyor musun, içimde hala çocuksu coşku, çocukluk yıllarının heyecanı, özlemi. Bazen isyan ediyorum geçen yıllara…
Neden insanlar hep çocuk yaşta kalmazlar? Çocukluk yılları nasıl da çabucak geçer. Dönüşü olmayan yol gibidir çocukluk dönemi. Geçti mi geçer. Gitti mi gider, bir daha geriye dönmez. Ağlamanız, sızlamanız, isyanınız ya da çok istemeniz fayda etmez… Gülen gözlerle size bakan aynalar, gün gelir yaşlılığınızı tüm çıplaklığıyla yüzünüze haykırır. Sinsi sinsi sırıtarak size der ki; “Vah vah! Ahın gitmiş, vahın kalmış! “ Bu çok acıtıcı bir sözdür. Yüreğinizi dağlar. O an o aynayı kırmak istersiniz içinizden… Ama aynaların günahı ne? Bir güzel şarkı geldi şuan aklıma: “NE KIŞ DEDİM, NE BAHAR – İÇTİM SABAHA KADAR – ERKEN AĞARDI SAÇLAR – YILLARIN GÜNAHI NE? “
Evet ya gönül, saçlar erken ağardıysa yılların günahı ne, değil mi? Çok doğru… Yaşamın zorlu koşulları, insanların acımasız ilişkileri, sevgini dışlanışı, saygının ortadan kalkması, her gün artan yaşam zorluğu, yaşamdaki parasal dengesizlikler, darlıklar bir de gurbet ve de hasret insanın saçlarını ağartırsa, döker de yok saça götürürse, bunda yılların da, aynanın da, sevdanın da günahı olur mu? Fakat gönüllerin de bir suçu olmaz… Sevgi seven insana zarar vermez ki yeter ki karşılıklı olsun… Elbette tek taraflı olan her şey zarar verici, üzücü ve kahredici olur. Zaten onun adı sevgi değildir ki!
Sana doğum günümü söyledim. Senin haberin yok gönül… Bu yazımı okuyunca öğrenmiş olacaksın. Satırlarından senin de sevdiğini anlıyorum. Bilsen o satır aralarında neler neler gizli… Şuan okuyamazsın, anlayamazsın belki, amma bir gün anlayacak ve de çok rahat okuyabileceksin. O zaman gerçekten seven insanların duygularını sen de yaşamış, kendi dünyanda kendinle ve de sevdiğin kişi ile paylaşacaksın. İşte o gün, beni hatırla, olur mu?
Sensiz olduğum zamanların bitmeyen dakikalarında, sabaha varmayan gecelerin kara saatlerinde ben nasıl tutuşup yanıyorsam, sen de öyle beni düşünür müsün? Herkes odasına, yatağına çekilip kapandığında, benim gibi yalnız yatağında sevginin ateşiyle tutuşup, hasretle yanar mısın acaba? Ben ömrümce o mutluluk anını vuslatı sevdiğim kişiyle yaşayamadım. Onun acısı, burukluğu içinde yıllarımı tükettim. Bir gün bulurum umuduyla yaşadım hep… Sen bunun ne demek olduğunu bilir misin? İşte şuan yine o duygular içerisinde yanmaktayım gönül… Yalnız yaşanan yılbaşılar, bayramlar, yaş günleri, sevinçler, acılar… O anları bensiz yaşadığın her zaman sen de beni anınsa olur mu gönül… Şimdi herkes sevdiğini koluna takıp evinin yolunu alacak. Gidecek. Ortak dünyalarına dalacaklar. Bense yine sensiz ve yine yalnızım… Öyle bir yaş günümü yaşıyorum şuan. Gel şu hasreti bitir gönül. Bitir şu hasret.
Gayrı ne can dayanıyor, ne de ceset… Anlarsan sen anlarsın beni özelim… Canımın içi, gönülüm. Ancak sen anlarsın beni. İnan ki sen… Seni sevdiğimi unutma canım olur mu? Unutma sevdamı.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta