Yorulmuştu genç kadın... Kendinden; kendi diye bilip yaşadığı, kendi diye tutunup sahip çıkmaya çabaladığı, kendi diye korkup kaçmaya çalıştığı bu hayattan yorulmuştu... Çok konuşmasının ardına gizlediği suskunluğundan; çevresindeki onca kişiye rağmen içinde yaşadığı yalnızlıktan yorulmuştu...
Yorulmuştu genç kadın... Kalabalığın ortasında dolu dizgin ve bir o kadar da boynu bükük yaşadığı yalnızlıktan yorulmuştu... Korkularından, kaygılarından, güvensizliklerinden yorulmuştu... Ya yine kaybedersem diye diye, bu kaybetme korkusuyla yeniden kaybedeceğini düşünmekten ve daha da korkmaktan yorulmuştu...
Yorulmuştu genç kadın... Düşünmekten, düşüncelerinde kaybolmaktan yorulmuştu... Düşüncelerden kaçabilmek için tutunduğu isyankar çırpınışlardan, umutlu çabalardan, sonra da umutlarının sarsılmasından yorulmuştu... Dünü bugünde yaşamaktan, bugünün yarını da etkileyeceğini düşünmekten, bu yüzden korkularda boğulmaktan yorulmuştu...
Yorulmuştu genç kadın... Hoş, o hep yorgundu zaten... Hep korkuluydu, hep güvensizdi... Ne zaman korkularını aşıp birilerine güvenecek olsa, sonrasında yediği darbelerden dolayı korku-güvensizlik girdabından çıkamamıştı hiç... O yüzdendi çok sesliliğine gizlediği sessizliği... O yüzdendi sevgi ve güven konusunda korkulu ve temkinli adımlar atışı... Bir yandan sarılırcasına tutunuşu, bir yandan korkularını haykırışı ve kendini açamayışı, aşamayışı o yüzdendi...
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Bu cesur kararın için seni kutlamak lazım.Bir ömür yazmış kalemin,hayat dersi gibi olmuş.Çok beğenerek okudum.Tam puan+Antolojim.
Küçük ayrıntılar değil yorgunluğun nedeni. Bu yorgunluğu kaldırmak her babayiğidin hakkı değil. Tebrikler genç kadına, inşallah yeni şanslar yeni yorgunluklara neden olmaz. Bu öykünün devamında bunu da ifade etmek gerekir. Herhalde onuda okuma şansını bulacağız. Güzel çalışmadan dolayı kutluyorum. Reşat Karabağ
Merhabalar Funda Hanım: Çok değerli bir büyük,
birmiletin kahramanı ve benim çok sevdiğim çok sevildiğine inandığım O yüce kişiye sormuşlar: Neden içiyorsun bu kadar? Alınan cevap: Yanlızlık
ve beynimin vicudumdan hızlı çalışmasını engellemek olur.Demekki yanlızlığın boyutları bazen sınırsızlaşa biliyor.sizi kutluyor ve genç kadına sonsuz derman diliyorum.
İnsan olarak hepimiz bazen anlatılan çıkmazlara düşmüşüzdür...kendisi ile barışık olan ve güvenen insan karşısındakilerden zaten bir beklenti içine girmeden yaşamına devam eder....yazıda sık tekrarlamalara yer verilmeseydi sanırım daha çarpıcı bir yazı olacaktı....başarınızın devamını diliyor sevgilerimi gönderiyorum....Fatma GÜVEN
Değerli Yazar genç kadının yorulmalarını bir hayli yazmış. Ne yapalım yani saç baş mı yolalım derken, birden kadının karar vermesi ile çalışma bitiyor.
Zaaf şurada bu yorulmalar kadının tutumunun çevreye bir yansımasından mı kaynaklanıyor, yoksa kadının tutumsuzluğunun çevreden dönüşümüydü?
Veya; çevresinin tutumlarına kadının tepki koyuşumuydu, yoksa çevrenin ilkesizliği kadında bir reaksiyonel yorulma mı idi?
Buradan nasıl bir sonuç çıkarmalıyız? Bu korku ve güzvensizliğin kaynağı belirtilmemiş ama korku ve güvensizliğe karar verilmiş. Şimdi bu bir elde mi oluyor?
Yuvarlama yargı ve çıkarsamalardan bir duygu yaratılmaya çalışmış.
Okuru düşündürüp yönlendirmeyen, ve okurun istidlaller çıkarmasına olanak vermeyen, vay be ne garip, talihsiz kadınmış dedirten, kendine şükreden, işlemlik olmayan bir çalışma olmuş.
Saygı ve selamlarımla...
Bu şiir ile ilgili 5 tane yorum bulunmakta