Çocuk olmayı düşlerken
Çıksam sokağa
Tozlu arabalar arasından
Dar sokaklardan, çıkmazlardan çıksam
Palmiyelerin altına otursam
Dondurma yiyen çocuklar geçse önümden, şişman cılız renkli şen
Kaldırımları süpüren çöpçüler her zamanki işini yaparken
Sinemanın önünde dursam
Olağan, boş bakışlarla afişleri süzüp, sinemaya girmeden yürüsem
Bayat midyeleri elinde kalan adamla yüz yüze gelmeden, soldaki parka dalsam
Oturmadan masalara
Sevgililere uzaktan bakarak aralarından çıksam
Yazda olsa kışta olsa üşüsem için için
Kimse görmese, duymasa sessizce süzülsem kendimle
Acıksam, ama yemesem kirayı düşlerken
Lokanta camekanlarını, tatlıcı sergilerini seyretsem
Beleş bir dinletiye gitsem
Boş konuşmaları boş gözlerle anlamasam
Yürürken canım sigara istese
Paketin bitme olasılığına tükürerek, isteğimi ötelesem
Şehirde son kalan meyhanenin önünden içmeden geçsem
Sonra, kaldığım ev aklıma gelse dünyada adresini benden başka kimsenin bilmediği mekanım
Telefonumun şarjı bitse aniden umursamasam
Ben aramazsam kimsenin beni aramayacağı bilinciyle, yüz gram metal yığını işte desem
Akşam olsa
Eve yürürken yollar yavaş yavaş boşalsa
Kaldırımlar tenhalaşsa
Geldiğim yoldan geriye dönsem ayağım nereye ben oraya gitsem
Karnımı ayaküstü yatıştırsam kuru bayat simitle
Tanıdıklara rastlasam ayağıma yorgunluk çökerken
Nasılsınları anlamsız iyiyimlerle geçiştirsem
Sahte tebessümümle tiyatroma devam etsem
Bilinmeyen evime gitmeler ağrıma gitse
Otursam kalsam kaldırımda
Aklıma gelse anamın bu bedene hiç sarılmadığı
Aklıma gelse babamın bir cigaraya sattığı
Aklıma gelse kardeşlerimin uzak ara elleri
Aklıma gelse, iki sene çocuğumla parklarda nasıl hasret giderdiğim
Ve merak etmesem
Onun hiç aklıma dahi gelmediğime, yitip gitmelere şaşakalsam
Ağlamak istesem ağlayamasam
Kalakalsam bir başıma, erkekliğime kızsam beni ağlatamayan
Şefkat nedir diyerek; anlamını, nasıllığını irdeleyerek filozoflaşsam
Dünyada yaslanacak bir omuz düşlesem, hala hayatıma hiç bulaşamayan
Benden hiç gitmeyen yalnızlığımla tekrar dalsam şehre, yalınayak köpek ulumalarına karışarak
Vakitsiz geç dönsem evime
Su birikintilerinden sekerek, ıslanarak, koşarak yalnızlığımdan kaçsam
İçsem acımı alır umuduyla, acım daha artsa
Karalasam biraz satır daha öncekiler gibi
Kederden boğulsam, çayımla bir başıma kalsam
Kent, böğrüme böğrüme aralıksız kan yağmasa
Tutkulardan intihar, günlerden çarşamba sabahı olmasa
Bir el uzansa, uyandırsa, ceset yürümesem
Belki o zaman Tanrı'yı sever affederim ben...
Kayıt Tarihi : 4.5.2020 23:19:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ömer Gümeli](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/05/04/yalnizlik-1946.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!