Yalnızlık
Burada Şubat ayında bir akşam neredeyse ölecektim.
Yolun yanlış tarafına doğru, yanlamasına kayıyordu
araba donmuş kırağı üstünde. Karşıdan geliyordu arabalar -
farlar – hayli yaklaşmıştı.
İsmim, kızlarım, işim
serbest kaldılar ve sessiz durdular arkada,
hâlâ daha uzaktaydılar. Düşmanların etrafını çevirdiği
okul bahçesindeki bir oğlan misali anonimdim.
Karşıdan gelen trafiğin muazzam ışıkları vardı.
Direksiyonu çevirirken ve çevirirken aydınlatıyordu ışıkları beni
yumurta beyazı gibi akan berrak bir dehşet içindeyken.
Saniyeler büyüdü -ki orada yeri vardır insanın-
büyüdü ve hastane binaları kadar büyük oldular.
Handiyse durabilirdi insan
ve bir ân nefesini dışarı üfleyebilirdi
ezilmeden önce.
Sonra birdenbire bir dayanak noktası çıktı ortaya : yardımcı bir kum tanesi
veya harika bir rüzgâr çarpışı. Kurtuldu araba
ve hızla sürünmeye başladı yolun karşı tarafına doğru.
Bir kısa direk dikildi önümde ve kırıldı -keskin bir tını-
uçup gitti karanlıkta.
O vakte kadar sessizlik vardı. Takılı duruyordu emniyet kemerim
ve kar fırtınası arasından bana ne olduğuna bakacak birinin
nasıl geleceğine bakıyordum.
II
Hayli zamandır yürüyorum
burada, bu donmuş Doğu Gotland tarlalarında.
Hiç kimseler yok görüş mesafemde.
Dünyanın diğer bölgelerinde
doğarlar, yaşarlar, ölürler
inatçı bir kalabalığın içinde insanlar.
Her zaman görünür olmak -yaşamak
gözlerden bir sürü içinde-
özel bir yüz ifadesi vermelidir insana.
Balçıkla kaplanmış bir yüz.
Mırıltıları yükselir ve düşer
bölüşürken aralarında
gökyüzünü, gölgeleri, kum tanelerini.
Yalnız kalmak zorundayım
sabahları on dakikalığına
ve akşamları on dakikalığına.
- Programsız.
Herkes kuyrukta bekliyor herkesi.
Daha çok kişi.
Bir kişi.
[“TINILAR VE BELİRTİLER”den (1966)]
Tomas Tranströmer (1931-2015, İsveç)
(2011 Nobel Edebiyat Ödülü)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
Kayıt Tarihi : 10.1.2020 16:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ENSAMHET I Här var jag nära att omkomma en kväll i februari. Bilen gled sidledes på halkan, ut på fel sida av vägen. De mötande bilarna – deras lyktor – kom nära. Mitt namn, mina flickor, mitt jobb lösgjorde sig och blev kvar tyst bakom, allt längre bort. Jag var anonym som en pojke på en skolgård omgiven av fiender. Mötande trafik hade väldiga ljus. De lyste på mig medan jag styrde och styrde i en genomskinlig skräck som flöt som äggvita. Sekunderna växte – man fick rum där – de blev stora som sjukhusbyggnader. Man kunde nästan stanna upp och andas ut en stund innan man krossades. Då uppstod ett fäste: ett hjälpande sandkorn eller en underbar vindstöt. Bilen kom loss och krälade snabbt tvärs över vägen. En stolpe sköt upp och knäcktes – en skarp klang – den flög bort i mörkret. Tills det blev stilla. Jag satt kvar i selen och såg hur någon kom genom snöyran för att se vad det blev av mig. II Jag har gått omkring länge på de frusna östgötska fälten. Ingen människa har varit i sikte. I andra delar av världen finns de som föds, lever, dör i en ständig folkträngsel. Att alltid vara synlig – leva i en svärm av ögon – måste ge ett särskilt ansiktsuttryck. Ansikte överdraget med lera. Mumlandet stiger och sjunker medan de delar upp mellan sig himlen, skuggorna, sandkornen. Jag måste vara ensam tio minuter på morgonen och tio minuter på kvällen. – Utan program. Alla står i kö hos alla. Flera. En.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!