Yalnızlığı bence çok pişen bir yemeğe benzetebiliriz.
Kimileri,çok pişen bir yemeği zevkle yer çünkü öyle seviyordur, kimileri için o yemek gözlerinde çok pişmiş değilde, dibi tutmuş bir yemek gibidir, tahammül edilemez,rahatsız edici,kusma noktasına getirecek derecede,kimileri için ise tadı fena sayılmaz,şükür sebebidir. Bazılarımız bunlardan birini mutlaka yaşamıştır,çünkü herkesin yalnız kaldığı bir zaman dilimi vardır.Bazılarımız ise hepsini yaşamıştır.
Mesela, o hayatınıza girmeden önce yalnızlık sevdiğiniz bir şeydir,etraftaki kalabalığın arasında olmaktan çok tek başına olmayı seviyorsunuz.Fakat o girdikten sona bunca zaman yalnızlığa nasıl tahammül edebilmişim düşüncesine kapılırsınız. Ve sonra bir zaman gelir, o hayatınızdan çıkar,
kalbinizde,hayatınızda büyüttüğünüz insan, sevgili sıfatının yanından geçemeyecek insanın hayatınızdan çıktığı için şükredersiniz.
Bana kalırsa,yalnızlık iyidir, sevdiklerin yanında olmasına gerek yok, kalbinde olmaları en iyisidir. Zamanla hayal kırıklığına uğrayıp,kırılmaktan çok iyidir.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta