Dışarda korkuyla kolkola yalnızlık
Sanki bir kim, durup bakar yanlarında
Sesleri gelir geceden, silik, buğulu
Seçemediğim, belirsiz, bilinmedik
Ne köpek sesine benzer, ne de Poyraz uğultusu
Kimbilir; kurtlar bastı belki de okulu
Belki paylaşmaya geldi uzaylılar odamın soğuğunu
Ya da olabilir mi ki, bu bir dinazor soluğu
Yoksa yaşadıklarım bir paranoya, bir kurgu mu
Ve kafamda girdaplar mı yaratıyor korku
Aslında yalnızlığın yanıtsızlık olduğu
Kocaman, korkunç sorularda
Korkudan başka bir şey değil gecenin fonu
Ve sanki sekiz şiddetinde bir depremde
Un ufak kırılıyor yer kabuğu.
Ve işte tam da orada, kapının arkasında
Yönsüzlükte, yönü sınıfa dönük olmalı
Derslikle tezekliğin arasında
Kimler uzak değil
Kimler kapıların arkasında.
08.02.66 Zorova
Saat: 02.20
“Yalnızlık Gece ve Karlar” dan
Kayıt Tarihi : 16.9.2006 12:06:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yaşadığım ne denli büyük bir korku da olsa,saat ikiyi geçerek yeniden yaşadığımı farketmeye başlamıştım.Sesin neye ve kime ait olabileceğini düşünüyor, beynim yüzlerce ses arasında gelip gidiyor ama hiç bir sese benzetemiyordum. Korku ile yalnızlığın gecenin içinden kolkola çıkagelişinden tutun da milyon yıl önceki dinazor sesine dek bilip bilmediğim tüm sesleri düşünüyor düşünüyordum.Hatta uzaylılar tarafından çıkarılabilecek özel sesler bile geliyordu aklıma ve 'O kadar da değil saçmalama.' diyordum. Gerçi dünyalıların çok da uzağında değildi uzaylılar bana.Çünkü 23 Ocak'ta başlayan Ramazan Bayramının hemen ardından 28 Ocak'ta başlamıştı fırtına.Bu gün fırtınanın 12.günüydü.12 gündür 2.5x3 metre ebadındaki, oturma odası, yatak odası, misafir salonu, mutfak, öğretmen ve müdür odası olarak kullandığım 7,5 metrekarelik çok fonksiyonlu odamda tam bir hücre mahkumu gibiydim.12 gündür gördüğüm tek insan beş gün önce bana altı tandır ekmeği getirip,on ekmeklik (on kepçe) un alıp gitmişti. Getirebilirse, altı ekmek alacağını kesip, bana dört ekmek daha getirecekti. Getiremezse ben getirdiği altı ekmekle idare etmeye çalışacaktım. Ama fırtına şiddetini artırarak devam etti ve o gelemedi.Ben altı tandır ekmeğiyle üç gün idare ettim.Evde ekmekten başka yenilebilecek pek bir şey de yoktu.İki gündür açlığımı yatıştırmak için çerez gibi, arada bir çiğ bulgur atıyordum ağzıma.Bulguru pişirme olanağı da yoktu.Tezek çok kısıtlıydı, çok da pahalıydı.Tüm maşım tezeğe yetmiyordu. İşte tüm bu yokluğun, soğuğun ortasına bir geceyarısından sonra düşen bir ses, korkuya dönüşüp yayılırken bu hücre yalnızlığında, uzay yaban değil artık bana.Olsa olsa o da dünya kadar uzağımda.
![Nazmi Öner](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/09/16/yalnizligin-sesi-2-2.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!