İstanbulun yedi tepesinden doğan
Doğuşuyla birlikte, yarınlara gebe kalan kimsesiz güneş
Senin şarkıların dolaşacak dilden dile
Bir sigara yalnızlığı yoldaş olurken geceye
Umutlar ülkesinin başkenti olacak senin adın
İçimde sönerken maziden kalma duygular
Pervane gibi dönecek papatyalar,
Yağmurların altında ıslanan peygamber çiçekleri
Bir ömür yas tutacak ardından
Sensizlik nedir bilmem ki ve sen nesin
Bir ilkbahar sabahı yeni doğmuş bir çocuk mu
Yoksa sürgün ülkelerde bir sevgi celladı mı
Yokluğun gecenin on ikisi gibi
Beklenmez anda çıkıp deliyor zihnimi
Uzaklık mesafelerde gizli değil
Yanıbaşında durup da, nefretle bakan bir çift gözde
Sensiz gün nedir, mevsim nedir, zaman nedir bilmem
Bilmem ki ateş ne zaman yaktı mahremiyetleri
Rüzgarın vecd dolu esrarlı sesinde
Ağlamaklı bir ses duyulur şimdi
Sen gönlümün eşsiz misafiri değil
Sen gönlümün bizzat sahibi
Tomurcuklanırken gözü yaşlı yapraklar
Martılar İstanbul kadar suskun yine
Deniz sayıklarken senin adını
Yanıbaşımda buluyorum gurbeti
Sıla özlemi çeken turnalar gibi
Yerim yurdum belli değil sensiz
Gittiğim her yer gurbet,her yer sürgün bana
Aydınlık dedikleri şey koskoca bir yalandan ibaret
Sensiz her yer tarumar, herşey kapkaranlık
Senden sonra her yer ölü, şehirler,caddeler,sokaklar
Sen, ulu çınar kadar eski
Yeni doğmuş bir fidan kadar taze
Ve senin doğuşunla doğdu bütün güzellikler
Gidişinle büyüdü hatıralar,aşklar,nefretler
EKİM 2013
Hamza KaplanKayıt Tarihi : 25.10.2013 23:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!