yalnızlık ölümdür
ölürsün ölmesine de
hiçbir kefen uymaz bedenine
can çekişmeler sürerken
bir hengamenin orta yerinde
gözler dalıp gider
uzanıp giden çetrefil yola
umutlar bağlanır yürek sızısına
bir karanfil tadında
bir akşamın karanlığında
bir camın hüzünlü buğusunda
dizilir sudan hayaller ardı ardına
hoyrat bir rüzgar eser
kurur gider hayaller
isyan eder boş eller
yürek yitirilir
teslim edilir münzeviliğe
tümceler bir diğerine mugayir
söylenceler yokluğa dair
falcı olur yalancı
yalancı kim bilir kime olmuştur hancı
bir avuç mutluluk etmez
satıp savuştursan kırıklarını
bir vernik bir cila
her yüze sürülen işte bu yalnızca
parıl parıl parlıyor her suratta
ister istemez beliriyor yalnızlık hemen ardında
güvensizlik yorgun kollarında
ve gasp edilenler
bilinmez ki hangi çatı arasında
toz mu tutmuştur
yok mu olmuştur
yoksa birkaç mum ile
yâd mı olunmuştur
boş ver be gülüm nefesini tüketme
kelimelere dem vurup da kendini bitirme
teslim et her şeyi yalnızlığın promil hallerine
inan belli değil kimin eli kimin cebinde
hayat zaten yeminli
mutluluk libasını kesmeye
birde sen masal sanıp aldanma
üzerine bir beden büyük gelenlere
o masal dedikleri
baktığın aynada solan yüzün
avuçlarına inen saçların
renk renk masana saçılan ilaçların
ve sana kalan yalnızlığındır aslında
Kayıt Tarihi : 11.12.2015 13:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!