Yalnızlık mabedimdeki terlerim…
Hani bir sabah uyanırsın erkenden, gözlerini açma telaşı arasında, ellerin salınır boşlukta…
Uzunca bir gece geçmiştir…
Rüyalar çoğu anlar kâbusa doğru uçmuştur…
Bedeninden akan terler yattığın yere bedeninin şeklini çıkarırcasına çarşafını ıslatmıştır…
Avuç içlerin ıslak ıslaktır…
Sol elinle gözlerini ovuştururken, sağ elin yatakta bir nefese dokunmak ister…
Farkındasızlık
avuç içlerinin
terlerini hızlandırır…
Bir müddet daha
açmak istemezdin
gözlerini…
En son sevdiğin
bir resim
yapışmıştır gözlerine…
Bakmak istersin
bir daha,
bir kez daha…
Kaybetmek istemezsin
gözlerinden,
son bir kez daha
göreyim,
bakayım
kaybolmasın dersin
ve
ellerin yatakta bir nefes arar yalnızlığına…
Uzaklardan
çok uzaklardan,
yılların ardından gelen bir alışkanlıkla istektir bu
farkındasızlıkla…
Karnına doğru çektiğin ayaklarının
bir birine değdiği
sıcaklığı hissedersin…
Kapalı göz kapaklarla
gözlerin dalar gider O resim karesinin ardındaki mutluluklara…
Yalnızlığın eşsiz gizemi bütün bedenini sarar…
Ağlamalara yasak ettiğin gözlerinden yastığa doğru bir şeyler akar…
Hissedersin O sıcaklığı ama yutkunamazsın bile o sessizlikle sadece kara bir düştür yüreğinin ta orta göbeğine gelip oturan…
Yalnızlık korkusuna gelip yapışır o sıcaklık…
Gitmelerin kalmaların belki de en içli anıdır O…
Yüreğinin ritimleri çarşaftan yastığa geçerek kulaklarında tınlamaya başlar…
Ayrılığın yalnızlığa yapışan davul sesleri gibi titretir bedeni…
Ellerin boşlukta dolaşır…
Düşündüğün insan yoktur yanında… Bir yanılgının tiz sesini hissedersin içinde tekrar…
Yoktur yanında ve yalnız mabedinin yalnız yatağında uzanmışsındır sabaha…
Ama
İşte o andır ki en çok canını acıtır insanın…
Adı gecedir…
Adı tandır şafağa uzanır…
Adına yalnızlık denir…
Ve
adı yokluğa çıkan kapı olur…
O…
Senin adındır belki de…
Veya
kiminse işte…
Ama
yalnızlıktır bakan yalnız gözlerine…
Belki de sarhoşluktur yalpalattıran seni…
İçmişsen şekerli bedenine bir limonata…
Uykusuzluğun dibe vurur…
Kaç bakalım kendinden… Kaçabileceğin kadar…
Sordun mu aşkın rengini kendine…
Canın yanar ama…
Ben biliyorum dersin, zaten pembedir onun rengi, sonunda mora bürünür…
Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 8.8.2009 18:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Canın yanar ama…
Ben biliyorum dersin, zaten pembedir onun rengi, sonunda mora bürünür…
Şiirin doyumsuz ikliminde bir nefes! Yazan gönül sağ olsun... 10 puan +ant. Varsa sevginin gücü!
TÜM YORUMLAR (6)