Yalnızlığın Bilançosu Şiiri - Birdal Erd ...

Birdal Erdoğmuş
51

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Yalnızlığın Bilançosu

I

Herkes kendi yalnızlığından bakar, kendi kalabalığına...
herkesin yalnızlığa hüküm giydiği bir yerde/kimileri kendi yalnızlığının kölesidir! ..

herkes kendi yalnızlığına bir kalabalık yamalamakla meşgul ve kimisi savrulmuş, paramparça yalnızlığında perişan! ..
morarmış şarkılar, boğulmuş şairler, içli şiirlerde/
bir şiir yazılmalıydı oysa, hiçbir kalabalığın yeltenemediği ve hiçbir kalabalığın kirletemediği yalnızlıklara, şiirsel bir tanım bulunmalıydı! ..

Kimse bilmeyebilir, günlerin eşiğinde her akşam yeniden, doğurduğumuz yalnızlıktır! ..
kendini çoğaltmak var doğasında.hergün biraz daha...hergün biraz...
çünkü, upuzun kalabalıkların peydahladığı, yalnızlıklardır! ..
herkes yalnızlığı kadardır, kimi zaman kaybolduğu, çoğu zaman kendini bulduğu
herkes kendi yalnızlığına hüzün tokuştururken, herkesin birbirinden sakladığı yalnızlıktır! ..
’kendi gerçeğinin acımasız yasalarına kilitli’ potansiyel bir orospudur yalnızlık..
en çokta şairlerde biriken, kendini eskitip sonra yenileyen/yenilmeyen-çünkü yalnızlığa entegredir şairler...

herkes sever yalnızlığını bir zaman sonra/dünyanın neresinde yaşarsanız yaşayın, kimseye ödünç veremeyeceğiniz-ve size ait olan bir yalnızlığınız vardır.

çarmıhlara çivilemeli yalnızlıkları. yoksa, özgürleşemezsiniz, yalnızlık metotlarında...
bir çoğu, boyun eğer, itaat eder, içindeki duvarları yumruklayan, şakaklarında zonklayan yalnızlığa! ..
çünkü, hedefini ıskalamayan bir suikastçidir yalnızlık! ..

II

herkes sana saklayarak yalnızlığını, karıştılar kalabalıklara! ..
avuçlarında çalınmış öksüz umutların ve tutsak yaraların
şehirler arası hüzünlerin ve son sefer sayılı ayrılıkların! ..
sen sadece susacaksın bu senin tek gerçeğin...

çok aşk başlar ve biterdi çok ayrılıklarda
bizi teslim alan simsiyah kalabalıklarda,
bitmeyen yalnızlıklardır! ..

yalnızlığımdan kaçarken kendime yabancılaştığım.
bedeli yalnızlıkta olsa yaşamak için amacımdın sen...
kalbimde bu denli sızılar ve kanayan anılar bırakmış olsanda
sana koşmaktan yorulmayacak, seni sevmekten caymayacağım! ..
çünkü her yolculuğum, sen de başlayıp, sen de bitiyor! ..

herkes toplayarak dağılan yalnızlığını, sokaklardan, şehirlerden,
Bir yaradan, bir yaraya gidiyorlar,
irkilmiş gözlerle bakarak birbirlerinin yüzüne...

herkes eskiyen yalnızlığını giyinerek çıkıyor yeni sabahlara/
insan yeniliyor yalnızlıklarda/yalnızlıklar yenileniyor-yeni çağda.
travestilerin kayıp, sosyal kimlikleri, yaralı bilinçleri ve zulalarında melankolik yalnızlıkları! ..

III

pardon, hanımefendi bu yalnızlık sizin mi? ..

kadınlar tarifi imkansız aşklarda yalnızlığa gebe kaldılar/
sonra, yalnızlığın hesabını tutup, yalnızlık cepheleri oluşturdular,
esrik anılarla ve yaralı düşlerle..
rüyaları köhnemiş kadınların, irileşen yalnızlığı,
sığmayacak kutsal kitaplara, sığmayacak! ..

sahi, kaç paradır bir gecelik aşklar? ..

yalnızlık bitmez, bu yüzden dinmez üşümelerimiz
sorgulayıp, suçladığımız yalnızlık, trajik gülümsemelerde...
bu kez yalnızlığına tahammüden kastedilen, failin maktulü meçhuldür! ..

IV

uzun ve yoldaşsız yolculuktan geliyorum
şakaklarımda intihar eden bir sevda
dudaklarımda yetim bir şarkıdır yalnızlık

ertelenmiş bir çığlıktım yankımı aramaktan geliyorum
’belleğin kurşuni fanusunda’
vur emriyle aranmaktan geliyorum, muhbir sevdalardan,
ve şiirlerimden nasiplenen, yaralarıma sızan orospulardan
orospular ki, yalnızlığın vaz-geçilmez oyuncularıdır...
yalnızlıklarıyla meşhur olmaya adaydırlar.

uzun yalnızlıklardan geliyorum-yasaklanmış bir aşkın cehenneminden! ..
kapanmayan yaralardan, doyumsuz açlıklardan, ardımda upuzun yenilgiler
kulaklarımda anamın boğuk ve enkaz sesi,
’en emin yol Tanrının yoludur oğul’

ateşlerden geliyorum, küllerim, küllerim kimsenin işine yaramaz
öfkelenip küfrettiğim, arsız, bezgin ve bozgun ayrılıklardan
ve şairlerin çürütüldüğü çağlardan geliyorum-
o yüzden yalnızlığım hiçbir kalabalığa sığmayacak! ..

V

pusuya düşürüldüğüm uçurumlardan geliyorum
kendi yasalarına yenilmiş şehirlerden

anamın, boğuk ve bozgun sesiydi hayat
babamın, hiç dinmeyen ağrılarıydı! ..
her ikiside çocukluğumdan arta kalan kederlerimdir! ..
inanın, lunaparklar yetmeyecek çocukların yalnızlığına! .

senden arta kalan, ajandamın arasına sıkıştırdığım, soluk ve yorgun suretin
ansızın neler gider ve neler kalırdı geriye/kalıntılar yetmeyecek gitmelere! ..

şimdi uzak gölgesindeyiz, el değmemiş delikanlı sevdaların
sado-mazoşist, şiddet bağımlısı kitleler negatif enerji depolamaktalar
şiirle ve şairlerle uzlaşıp, kucaklaşamadılar! ..
politik idealleri, her silahlı çatışmada kendilerini vurmaktı! ..

VI

kan sızıyor düşlerimden, yaşamın türküsünden ölüm! ..
bir yanım dicle, diğer yanım palandöken
işte budur beni dengeleyen-
ateş ile suyun, beyaz ile siyahın kardeşliği
ve kardeşliği yalnızlıklarımızın

/’ve içimde gezerim ucu sivri paslı bir bıçakla,
söylesem size söylerim ey ipini kendi gerenler:
kedere kederle, ağrıya ağrıyla karşı çıkarım! ..’/

(2007/İstanbul)

Birdal Erdoğmuş
Kayıt Tarihi : 13.1.2011 14:49:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Birdal Erdoğmuş