Geceye düşmüş bir iç çekişim var,
Adını kimse bilmez, sadece duvarlar.
Karanlıkta yankı olur,
Sözsüz bir çığlık gibi savrulur.
Bir sandal gibiyim fırtınasız denizde,
Ne yel var ne rota, sadece bekleyişte.
Zaman sessiz, yürek ağır,
Bir gölgeden medet umar.
Penceremde umut, buğulu camda donuk,
Kimsesizliğin ortasında bir mum gibi soluk.
Bir ses ararım, bir iz, bir bakış,
Ama her yanım suskunlukla kaplı, aşksız.
Yalnızlığım konuşur geceleri,
Fısıldar yokluğunu sevdiğimin.
Ve ben,
Sessizliğin içinde
En çok kendimi duyarım...
Ben seni,
Bir Anadolu gecesi gibi içime sinmiş,
Kırık bir türküde arar gibi severim.
Ne kalem yeter yazmaya,
Ne de yürek taşımaya bu özlemi.
Adın,
Karlı dağların dilsiz yamaçlarında
Rüzgârla savrulan bir sitem gibi geçer içimden.
Yokluğun,
Çayır çimen değil,
Bir çöl gibi kavurur beni.
Dudaklarımda adınla susarım,
Çünkü söyleyince daha çok yanar içim.
Sen bilmezsin belki,
Ama ben,
Bir dağın yalnız başı gibi
Sana dayanırım her gece.
Ve hâlâ,
Kapında bir Ahmed Arif şiiri gibi beklerim.
Hâlâ…
Yüreğimle, yokluğuna diz çökerim...
Sana susmak bile bir direniştir bende,
Bir halk gibi beklerim dönüşünü,
Öyle sessiz, öyle sabırlı…
Söz değil, yürek tüketirim gecelerde.
Göz göze gelmediğimiz her gün,
Bir gurbete daha sürgün eder beni.
Ve bil ki,
Ben en çok, Gelmeni değil...
Gelirsen susacağın sessizliği severim.
Adın…
Bir mendil gibi cebimde taşıdığım,
Ter değil, hasret siler yüzümden.
Sen yoksun ya,
Ben de kendime veda ederim her sabah.
Gecenin koynunda seni beklerken,
Yalnızlık değil, sen üşütürsün beni.
Ve her sabah,
Sensiz uyanmak değil de…
Sana sarılamamak öldürür beni.
. MB
Murat Boztepe
Kayıt Tarihi : 16.6.2025 16:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!